Duyuru:

Web sitemize hoş geldiniz, umuyoruz ki web sayfamızı beğenirsiniz ve her zaman misafirimiz olursunuz.

31 Aralık 2013 Salı

Request to all Muslims plz plz plz must see !!!!

Hz. Muhammed (s.a.v)'in Hayatı (1-2-3 Birleştirilmiş)

Obamacare: Catholic groups get temporary reprieve on contraception

Organisations providing insurance have objected to being forced to fund services in violation of their stated beliefsThe US supreme court Justice Sonia Sotomayor on Tuesday night granted Roman Catholic-affiliated groups a temporary exemption from a part of the Obamacare healthcare law that requires employers to provide insurance policies covering contraception.

She issued an order that stops the US government enforcing the so-called contraception mandate against Baltimore-based Little Sisters of the Poor and Illinois-based Christian Brothers Services, plus related entities.

A lawyer for other Catholic groups that had asked the supreme court to act in three other cases on Tuesday said lower courts had issued temporary injunctions similar to Sotomayor's, meaning the high court had no need to act.

Roman Catholic church-affiliated organisations asked the US supreme court to block implementation of a part of the Obamacare healthcare law that requires employers to provide insurance policies that cover contraception.

Catholic University of America and non-profit organisations in Michigan and Tennessee were among those filing three separate applications asking the court to temporarily exempt them from the so-called contraception mandate while litigation continues. The mandate, which comes into effect on 1 January, is already in place for many women who have private health insurance.

The organisations accuse the federal government of forcing them to support contraception and sterilisation in violation of their religious beliefs or face steep fines.

The 2010 Affordable Care Act, known as Obamacare, requires employers to provide health insurance policies that cover preventive services for women, including contraception and sterilisation.

The act makes an exception for religious institutions such as houses of worship that mainly serve and employ members of their own faith, but not schools, hospitals and charitable organisations that employ people of all faiths.

As a compromise, the administration agreed to an accommodation for non-profit organisations affiliated with religious entities that was finalised in July.

Under the accommodation, eligible non-profits have to provide a "self certification" – described by one lower court judge as a "permission slip" – that authorises the insurance companies to provide the coverage. The challengers say that step alone is enough to violate their religious rights.

In separate cases, the supreme court already has agreed to hear oral arguments on whether for-profit corporations have the basis to object to the contraception mandate on religious grounds. The court is due to hear the arguments in March and decide the two consolidated cases by the end of June.

Konya'da "Mekke'nin Fethi ve Gençlik" Gecesi


Konya'da, Anadolu Gençlik Derneği (AGD) tarafından "Mekke'nin Fethi ve Gençlik Gecesi" programı düzenlendi.

Konya'da, Anadolu Gençlik Derneği (AGD) tarafından "Mekke'nin Fethi ve Gençlik Gecesi" programı düzenlendi.

Mevlana Kültür Merkezi'nde düzenlenen fetih programı, hafız Osman Akyol'un kur'an tilavetiyle başladı. Daha sonra kürsüye gelen AGD Konya Şube Başkanı Mehmet Parlak bir konuşma yaptı. Özgürlüğü ve refahı sadece bir ırkın ya da bir bölgenin hakkı olarak gören, kendinden olmayanı ötekileştiren ve tahakküm altına almaya çalışan her türlü düşünceye karşı olduklarını belirten Parlak, "Zulüm ve baskıya dayanan siyasi anlayışları, vicdanları karartacak boyutlara ulaşan eğlence tutkusunu, sömürüye dayanan zenginliği, ahlaki değerlerden yoksun bilimi, haksızlıklara karşı ses çıkarmayan bir din anlayışını toplumun çürümesinde ve yok oluşunda en etkili faktörler olarak görüyoruz. Anadolu Gençlik Derneğimizin ilk günden beri geleneksel olarak kutladığı Mekke'nin Fethi Programı bu yıl da 81 şubemizde 400'e yakın noktada ve Konya'mızda 20'ye yakın noktada icra edilmektedir. Bu program aynı zamanda Batılılaşma sürecinin getirmiş olduğu kokuşmuş değerlere bir cevaptır. Yılbaşı Eğlencesi adı altında yapılan tüm çirkinliklere ve iffetsizlere bir cevaptır. Siz değerli misafirlerimizin bu gece burada bizimle bulunuyor oluşu bir kimliğin en güzel şekilde ortaya konulmasıdır" dedi.

Konuşmanın ardından sanatçı Ammar Acarlıoğlu'nun konseri salonda bulunan yüzlerce kişiye coşkulu anlat yaşattı. İlahiyatçı Geylani Akan'ın konuşmasının ardından Mekke'nin fethini ve merhum Necmettin Erbakan'ı anlatan bir sinevizyon gösterimi gerçekleşti. Sinevizyon gösterilirken gençlerin attığı "Biz Fatihlerin Nesliyiz, Mekke, İstanbul şimdi sıra Roma'da" sloganlarına salonda bulunan vatandaşlar da alkışlarla eşlik etti. Mekke'nin fethini anlatan tiyatro oyunundan sonra program ezan ve dua okunmasıyla sona erdi.

Sınıf ve Rehber Öğretmeni adaylarına alan sınavı



Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi, 2014'de 16 alanda uygulanacak.Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığından (ÖSYM) yapılan açıklamaya göre, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ÖSYM ile Devlet Personel Başkanlığı (DPB) arasında, "Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik" kapsamında protokol imzalandı.

Protokol uyarınca 2014 yılında ÖSYM tarafından yapılacak Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi (ÖABT), Türkçe, İlköğretim Matematik, Fen Bilimleri/Fen ve Teknoloji, Sosyal Bilgiler, Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, Coğrafya, Matematik (lise), Fizik, Kimya, Biyoloji, Din kültürü ve Ahlak bilgisi, Almanca, İngilizce, Rehber Öğretmen ve Sınıf Öğretmenliği alanlarında uygulanacak.

ÖABT geçen yıl 15 alanda uygulanmıştı. Bu yıl geçen yıldan farklı olarak ÖABT, Fransızca alanında uygulanmayacak, Rehber Öğretmenliği ve Sınıf Öğretmenliği alanlarında uygulanacak.

Araç sahipleri dikkat!





1990 model ve altındaki araçlar için son gün bugün.Yılın son günü, 1990 model ve altındaki araçların hurdaya teslimi için de son gün. Kocaeli'de hurda araçlarını teslim etmek isteyen vatandaşlar hurdalıklar önünde uzun kuyruklar oluşturdu. 31 Aralık 2013 tarihi itibariyle 1990 model ve altındaki araçlar hurdaya ayrılıyor.

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın tebliği gereği, hurda araçların bu gün teslim edilmesi gerekiyor. Hurda araçlarının teslimini yılın son gününe bırakan vatandaşlar, Kocaeli´deki Makine Kimya Enstitüsü Seymen Hurdalığı önünde uzun hurda araç kuyruğu oluşturdu.

KOCAELİ'DE 12 BİN ARAÇ

Kocaeli'de 12 binin üzerinde araç hurdalığa teslim edildi.

Hurdaya çıkan araçlarını teslim eden vatandaşların 28 Şubat 2009 tarihine kadar kesilen trafik cezaları ve Motorlu Taşıtlar Vergi borçları da siliniyor.

Ayrıca vatandaşlara, hurdaya çıkan aracın sınıfına göre kilogram başına 80 kuruş ila bir buçuk lira arasında para ödeniyor.

Ayran tüketmek stresi önlüyor



Ayran antistres besinler listesinin ilk sıralarında yer alıyor.
Günümüz yoğun iş temposunda çalışmaya dalan, gün içinde yeterli sıvı almayan kişilerin sağlıklarıyla ilgili olarak çok kötü sürprizler meydana gelebilmekte.

Uzmanlar “Her gün yeterli sıvı alınmalı, alınan sıvı, elektrolit adı verilen sodyum ve klorür iyonlarından zengin olmalıdır.” uyarısında bulunuyor. Ayrıca yazın olduğu kadar kışın da özellikle katı yiyeceklerin tüketildiği öğünlerde sıvıcı içeklerin arasında en sağlıklısı olan ayranın tüketilmesi öneriliyor.

Gıda mühendisi Nilüfer Hakarayan, ayranın triptofan ve kalsiyum ihtiva etmesi vesilesi ile ayranın antistres özellikte bulunduğunu söyledi.

Ayran antistres besinler listesinin ilk sıralarında yer alıyor.

Nilüfer Hakarayan sözlerine şöyle devam etti: “Ayranın normal bir bireyin vücudunda hiçbir zararlı etkisinin olmamakla birlikte, sindirim ve boşaltım sistemlerinde karşılaşılan ;ishal, peklik, kalın bağırsak, mide, bağırsak iltihabı gibi rahatsızlıklarda tedavilerine yardımcı olarak tüketilebilir. Kahve, çay gibi bazı içeceklerin uyarıcı etkisi oldukları bilinir. Ayran gibi bazı içeceklerde yüksek sakinleştirici özellik olduğu ise fazla bilinmemektedir. Halbuki kalsiyum açısından zengin olan besinler gevşetici etkiye sahiptir.Bu vesile ile Bolca triptofan ve kalsiyum içeren ayran antistres besinler listesinin ilk sıralarında yer almakta.

Mekke'nin Fethi



Mekke'nin Fethi sayıca az olan ilk Müslümanların müşriklere karşı imanlarını korumak ve yaymak maksadıyla hicret ettikleri Mekke'yi, on yıl sonra güçlü ve kalabalık bir ordu halinde geri dönüp fethetmeleri. Hicretin altıncı yılında Peygamber efendimizle Hudeybiye Antlaşmasını yapan Mekkeli müşrikler, iki yıl sonra bu antlaşmayı bozdular. Sulhun devamı için Müslümanlara yapılan
yenitekliflere de uymadılar. Peygamber efendimizin hazırladığı İslam ordusu, hicretin onuncu yılında müşriklerde Mekke'nin Fethi sayıca az olan ilk Müslümanların müşriklere karşı imanlarını korumak ve yaymak maksadıyla hicret ettikleri Mekke'yi, on yıl sonra güçlü ve kalabalık bir ordu halinde geri dönüp fethetmeleri. Hicretin altıncı yılında Peygamber efendimizle Hudeybiye Antlaşmasını yapan Mekkeli müşrikler, iki yıl sonra bu antlaşmayı bozdular. Sulhun devamı için Müslümanlara yapılan
yeni tekliflere de uymadılar. Peygamber efendimizin hazırladığı İslam ordusu, hicretin onuncu yılında müşriklerden Mekke'yi kan dökülmeden aldı.
Mekkeli müşrikler; Muhammed aleyhisselama Peygamberlik verilip insanları şirkten, puta tapmaktan vazgeçmeye ve Allahü tealaya iman etmeye davete başladığı günden itibaren sevgili Peygamberimizle Müslümanlara şiddetli düşmanlık gösterdiler. Bunun üzerine Allahü teala tarafından Müslümanların hicret etmelerine izin verildi. Böylece Mekkeli Müslümanlar mallarını mülklerini bırakarak Medine'ye hicret ettiler. (Bkz. Hicret)

Peygamberimizin Mekkeli müşriklerle sulh ve harp devri olmak üzere iki
şekildemünasebeti oldu. Sulh devrinde müşriklerin alay, hakaret, işkence bütün münasebetleri kesme ve şiddete başvurma gibi çeşitli safhalarda sürdürdükleri düşmanlık, hicretin ikinci yılında harp şekline dönüştü.

Müslümanların Mekke'den Medine'ye hicret etmesinden sonra da düşmanlıklarını devam ettiren müşrikler, ordu hazırlayıp Medine'de bulunan Müslümanlar üzerine yürüdüler. Bedir, Uhud, Hendek gibi kanlı savaşlar yapıldı (Bkz. İlgili mad.). Bu savaşlarda Müslümanlar karşısında tutunamayıp perişan oldular. Nihayet hicretin altıncı yılında Peygamberimizle sulh yapmayı kabul ettiler ve Hudeybiye Antlaşmasını imzaladılar.

On yıl süre için imzalanan bu antlaşmanın bir maddesine göre Kureyş kabilesi dışında kalan diğer Arap kabileleri, Müslümanlardan veya müşriklerden istedikleri tarafın himayesine girebileceklerdi (Bkz. Hudeybiye Antlaşması). Bu antlaşma gereğince Huzaa kabilesi Peygamberimizin, Beni Bekr kabilesi de müşriklerin himayesine girmişti. Bu iki kabile arasında eskiden beri sürüp gelen bir düşmanlık vardı. Bahaneler arayarak hadise çıkarmak isteniyordu. Bir gün Mekkeli müşriklerin himayesindeki Beni Bekr kabilesinden biri şiir okuyarak Peygamber efendimizi hicvetmeye yeltendi. Huzaa kabilesinden bir genç buna razı olmayıp, hicvedici şiir okuyan adama bundan vazgeçmesini söyledi. Fakat o vazgeçmedi. Bunun üzerine başına vurup, yardı ve susturdu. Beni Bekr kabilesi bu hadiseyi bahane ederek Huzaa kabilesi üzerine aniden saldırdı. Kureyş müşrikleri de bu saldırıda Beni Bekr kabilesine yardımda bulundukları gibi kıyafet değiştirerek onlarla birlikte Huzaa kabilesi üzerine saldırdılar. Hudeybiye Antlaşması gereğince emin bulunan Huzaa kabilesi, bu ani saldırıda hazırlıksızdı. Yerleşmiş oldukları Vetir Suyu denilen yerden Mekke'ye kadar kaçmak zorunda kaldılar. Kabe'ye ve hareme sığınmış oldukları halde üzerlerine hücum edildi ve neticede Huzaa kabilesinden yirmi üç kişi öldürüldü.

Bu saldırıda himayelerinde bulunan Beni Bekr kabilesine at ve silah vermek gibi yardımda bulunmaktan başka bilfiil çarpışmaya da katılan Kureyş müşrikleri, Hudeybiye Antlaşmasını bozdular.

Huzaa kabilesi durumu Peygamber efendimize arz etmek üzere kabileden 40 kişilik bir heyeti Medine'ye gönderdiler. Peygamberimiz Huzaa kabilesinden gelen heyeti, kendilerine mutlaka yardım edeceklerini vaad ederek, yurtlarına geri gönderdi.

Sevgili Peygamberimiz bunun üzerine Mekkeli müşriklere haber göndererek; “Ya Huzaa kabilesinden öldürülenlerin diyetini (kan bedelini) ödeyiniz veya Beni Bekr kabilesini himayeden vazgeçiniz. Bunlardan birini kabul etmezseniz Hudeybiye Antlaşmasını bozduğunuzu ve bunun neticesi olarak sizinle harb edeceğimizi biliniz.” teklifinde bulundu.

Mekkeli müşrikler bu teklifleri kabul etmediklerini ve harbe hazırlanacaklarını bildirdiler. Böylece Hudeybiye Antlaşması resmen bozulmuş oldu. Antlaşmayı bozan Kureyş müşrikleri, kısa bir müddet sonra da antlaşmayı yenilemek istediler. Bu maksatla o zaman henüz Müslüman olmamış olan Ebu Süfyan'ı Medine'ye gönderdiler.

Ebu Süfyan Medine'de kendi kızı ve Peygamberimizin zevcesi olan Ümmü Habibe'ye ve Eshab-ı kiramın ileri gelenlerine, sonra da Peygamberimize gidip, sulhu yenilemek istediklerini söylediyse de müsbet cevap alamadı. Ebu Süfyan son olarak hazret-i Ali ile görüştü. Ali radıyallahü anh ona; “Sen Kureyşin ileri gelenisin, çıkıp halk içinde antlaşmayı yeniliyorum.” dersin, diyerek başından savdı.

Ebu Süfyan, Peygamberimizin mescidine girdi; “Ey insanlar ben her iki tarafı da himayeme alıyor sulhu yeniliyorum.” dedi. peygamberimiz; “Ya Eba Süfyan! Bunu sen söylüyorsun, ben değil.” buyurdu. Ebu Süfyan bundan sonra Mekke'ye döndü. Mekke'ye varınca Kureyş müşriklerine durumu anlatıp; “Hayatımda eshabının Muhammed'e gösterdiği bağlılık ve itaat gibi bir itaatle bağlanan bir kavim görmedim.” dedi. Müşrikler; “Sen hiçbir şey yapmamışsın, senin kendi kendine ilan ettiğin sulhun hiçbir hükmü olmaz. Sen bize sulh haberi getirmedin ki emin olalım, harp haberi de getirmedin ki harbe hazırlanalım.” diyerek Ebu Süfyan'a sitem ettiler.

Ebu Süfyan Mekke'den döndükten sonra, Peygamberimiz, hazret-i Ebu Bekr'le Ömer'i çağırdı. İstişare yaptı ve harbe karar verdi. Hazırlığa başlanıp, ordu toplandı. Bütün hazırlıklar gizli tutuldu. Mekke yollarının tutulması ve kontrol işi Huzaa kabilesine verildi. Bu kontrol son derece titizlikle yapıldı. Ancak bu durum Medine'den Mekke'ye gitmekte olan bir kadın vasıtasıyla gönderilen mektupla Mekkelilere haber verilmek istendi. Bazı sebeplerle girişilen bu teşebbüs Peygamberimize Allahü teala tarafından Cebrail aleyhisselamla gönderilerek bildirildi. Peygamberimiz, hazret-i Ali ile hazret-i Zübeyr bin Avvam ve Mikdad bin Esved'i (radıyallahü anhüm) çağırıp; “Sür'atle gidiniz Hah denilen yere vardığınızda bir hatun bulursunuz. Onda bir mektup vardır. O mektubu alıp bana getiriniz.” buyurdu. Süratle gidip kadını buldular. Mektubu istediklerinde kadın; “Benim yanımda mektup yok.” diyerek gizlemek istedi. Hazret-i Ali kılıcını çekip; “Resulullah asla yalan söylemez.” deyince kadın saç örgüsünün arasına sakladığı mektubu çıkarıp verdi. Böylece haber verme teşebbüsü engellendi.

Sevgili Peygamberimiz bütün hazırlıkları tamamladıktan sonra on bin kişilik bir ordu ile Mekke'ye doğru yola çıktı. Medine'den hareket Ramazanın ilk günlerinde idi. Bu sırada hazret-i Abbas da Medine'ye hicret ediyordu. Yolda İslam ordusu ile karşılaştı. Daha önce Müslüman olduğu halde durumu müşriklerden gizleyerek Mekke'de kalmıştı. Peygamberimiz, amcası hazret-i Abbas'a; “Muhacirlerin sonuncusu sen oldun.” buyurdu.

Peygamberimiz ordusuyla Mekke'ye yaklaşırken yollar tamamen tutulmuş olduğu için Kureyş müşrikleri üzerlerine gelen İslam ordusundan habersizdi. Sevgili Peygamberimiz, savaş düzenine soktuğu ordusunda kabilelere bayrak ve sancaklar verdi. Merru'z-Zahran denilen yere varınca karargah kuruldu. Burada Peygamberimiz, gece vakti on bin ateş yakılmasını emretti. Her birlik kendi çadırı önünde ateş yaktı. Bir anda her tarafı aydınlatan binlerce ateşin yandığını gören Mekkeliler neye uğradıklarını bilemeyip iyice şaşırdılar. Hemen Ebu Süfyan'ın yanına toplandılar. Ebu Süfyan yanına aldığı üç dört kişiyle durumu öğrenmek için İslam ordusunun bulunduğu yere doğru yürüdü. Karargaha yaklaştığı sırada İslam askerleri onu yakaladılar. Hazret-i Abbas onu alıp Resulullah'ın huzuruna götürdü. Peygamberimiz Ebu Süfyan'ı affedip, amcası Abbas'a; “Onu bu gece çadırına götür sabah bana getir.” buyurdu. Sabah olunca Resulullah'ın huzuruna götürüldüğünde; “Ey Ebu Süfyan! Henüz, La ilahe illallah, diyeceğin vakit gelmedi mi?” buyurdu. Ebu Süfyan Peygamberimize; “Anam babam sana feda olsun. Bu kadar cefadan sonra beni hidayete çağırıyorsun, ne hoş hilm ve ne güzel kerem sahibisin. İnandım ki Allahü tealadan başka ilah yoktur.” dedi. Sevgili Peygamberimiz; “Benim peygamber olduğumu da tasdik etme zamanın gelmedi mi?” buyurunca Ebu Süfyan, Kelime-i şehadeti söyleyerek Müslüman oldu.

Peygamberimiz Ebu Süfyan'a (radıyallahü anh); “Kim Ebu Süfyan'ın evine, Kabe'ye, Mescid-i Haram'a ve kendi evine sığınırsa emindir.” buyurarak Mekkeli müşriklere bunu bildirmesini emretti. Ebu Süfyan, Mekke'ye dönmek üzere izin istediğinde Peygamberimiz amcası hazret-i Abbas'a; “Ebu Süfyan'ı al, ordunun geçeceği yolun dar bir yerine götür İslam ordusunun büyüklüğünü görsün.” buyurdu. Abbas (radıyallahü anh); onu alıp ordunun geçeceği yolun dar bir yerine götürdü. Ordu hareket edip, Eshab-ı kiram kabile kabile Ebu Süfyan'ın önünden geçiyor “Allahü ekber” sedaları her tarafı çınlatıyordu. Her birlik geçtikçe Abbas (radıyallahü anh) ona tanıtıyordu. En son Peygamberimizin bulunduğu birlik geçti. Bundan sonra Ebu Süfyan süratle Mekke'ye döndü. Mekke'ye varınca kendisini heyecan ve endişe ile bekleyen Kureyşlilere: “Ey Kureyş! Bu gelen Muhammed'dir (sallallahü aleyhi ve sellem) karşısına çıkılmayacak bir kuvvetle Mekke'ye geliyor. Her kim Ebu Süfyan'ın evine, Mescide sığınır veya kendi evine kapanırsa emindir.” dedi.

Ebu Süfyan'ın (radıyallahü anh) sözlerini heyecanla dinleyen Kureyş müşrikleri büyük bir şaşkınlık içine düşüp, bir kısmı Ebu Süfyan'ın evine bir kısmı Harem-i şerife girdi. Bir kısmı da kendi evine kapanıp dışarı çıkmadı. Silahını alıp sokaklarda dolaşanlar da görülüyordu.

Peygamberimiz, Mekke'ye girerken kumandanlara şehre hangi semtlerden gireceklerini gösterip, orduyu dört kola ayırdı ve; “Size karşı konulmadıkça ve saldırılmadıkça hiç kimseyle çarpışmaya girmeyiniz! Hiç kimseyi öldürmeyiniz!” buyurdu. Yalnız Mekkelilerden bazı kimselerin bunun dışında olduğunu bildirdi.

İslam ordusu, kollar halinde Mekke'ye girdi. Sadece Halid bin Velid'in (radıyallahü anh komuta ettiği birliğe karşı bir grup müşrik karşı koydu. Halid bin Velid hücum edenlerin on üçünü öldürdü, diğerlerini dağıttı.

Peygamberimiz, Kusva adlı devesi üzerinde Fetih suresini okuyarak Mekke'ye girdi. Sağında Ebu Bekr, solunda Üseyd ibni Hudayr, etrafında Muhacirin ve Ensar'dan bir kısım eshab vardı. Kabe'yi görünce tekbir getirdiler. Yükselen tekbir sadalarının akisleri dağlardan geliyordu. Peygamberimiz Kusva adlı devesinin üzerinde Harem-i şerife girdi. Kabe'yi deve üstünde yedi defa tavaf etti. Tavaf sırasında Kabe'deki putlar, elindeki değnekle işaret ettikçe ve dokundukça, devriliyor ve; “De ki hak geldi batıl zail oldu, çünkü batıl yok olmaya mahkumdur.” mealindeki İsra suresi 8. ayetini okuyordu. Yüksek yerlerde bulunan putların da devrilmesi için Hazret-i Ali; “Ya Resulallah! Omuzuma basarak deviriniz.” deyince, “Ya Ali, sen nübüvvet sikletine tahammül edemezsin, sen benim omuzuma bas bu işi yerine getir.” buyurdu. Allah'ın Arslanı, emre uyarak mübarek omuzuna basıp yüksekte bulunan putları devirdi ve büyük nimetlere kavuştu.

Peygamberimiz daha sonra Kabe'nin anahtarını isteyip kapısını açtırdı. Hazret-i Ömer ile Osman bin Talha'ya Kabe'nin içine girip oradaki putları devirmelerini ve putlardan temizlemelerini emretti. Onlar da girip buradaki putları kırıp parçaladılar. Böylece Kabe'nin içi putlardan temizlendi. Sonra Peygamberimiz, Ömer, Bilal-i Habeşi, Üsame-tübni Zeyd ve Osman bin Talha (radıyallahü anhüm) ile birlikte Kabe'nin içine girdi. İki rekat namaz kıldı ve Beyt-i şerifin içini dolaşıp her tarafında tekbir getirdi ve bir müddet Kabe'nin içinde kaldı. Bu sırada Mekkeli Kureyş müşrikleri de, Mescid-i Haram'a toplanıp, Kabe'nin etrafını sararak haklarında verilecek kararı heyecanla bekliyorlardı.

Peygamberimiz, Kabe'nin kapısının eşiğine durup sabırsızlıkla bekleyenlere karşı şöyle buyurdu: “Allah'dan başka ilah yoktur. Yalnız Allah vardır. O'nun eşi ve ortağı yoktur. O vaadini yerine getirdi. Kuluna yardım etti. Bütün düşmanlarımızı dağıttı. İyi biliniz ki cahiliyye devrine ait olan eski görenekler, kan ve mal davaları artık şu iki ayağımın altındadır, ortadan kaldırılmıştır. Yalnız Kabe hizmetiyle hacılara su dağıtma işi bırakıldı.

Ey Kureyş cemaati! Allah sizden eskiden kalma gururu, babalarla, soylarla övünmeyi giderdi. Bütün insanlar adem'den, adem de topraktan yaratılmıştır.” Peygamberimiz devam ederek; “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık ve sizi milletlere, kabilelere ayırdık ki, birbirinizi tanıyasınız (öğünesiniz diye değil) Allah katında en iyiniz takvası en çok olanınızdır. Şüphesiz ki, Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır. Mealindeki ayet-i kerimeyi okudu (Hucurat suresi: 13).

Sonra da; “Ey Kureyş topluluğu! Şimdi size nasıl muamele edeceğimi sanıyorsunuz?” diye sordu. Kureyşliler: “Hayır umarız, sen kerem ve iyilik sahibi bir kardeşsin! Kerem ve iyilik sahibi bir kardeş oğlusun! Ancak bize hayır ve iyilik yapacağına inanırız.” dediler. Peygamberimiz “Yusuf'un kardeşlerine dediği gibi ben de size: Bugün artık size geçmişten sorumluluk yoktur, derim. Haydi gidiniz, serbestsiniz.” buyurdu. O gün öğle namazı vaktinde Bilal-i Habeşi Sevgili Peygamberimizin emriyle ezan okudu.

Mekke'nin fethinin ikinci günü Peygamberimiz bir hutbe daha okudu. Bu Müslümanların kardeş olduğunu ve karşılıklı haklarını ve daha birçok hususu bildirdi. Peygamberimiz umumi af ilan ettikten sonra, Kureyşliler Müslüman oldular. Seneler önce kendilerini imana davet ettiğinde inanmayanlar, o gün Safa Tepesinde Peygamberimize biat ettiler. Erkekler, Allahü tealadan başka ilah olmadığına, Muhammed aleyhisselamın Allahü tealanın kulu ve Resulü olduğuna şehadet ederek İslamiyet ve cihad üzerine; Kadınlar, imandan sonra Allahü tealaya şirk koşmamak, hırsızlık ve zina yapmamak, çocuklarını öldürmemek ve asi olmamak üzere biat ettiler.

Mekkeli müşrikler içinden bazı azılı kimseler umumi aftan hariç tutulmuştu. Bunlardan Mekke'nin fethi sırasında kaçanların bazısı yakalandıkları yerde öldürüldü. Fakat pek çoğu yine affedildi. Bunlardan affa uğrayıp, Müslüman olanlardan Ebu Cehil'in oğlu İkrime, Abdullah bin Sad, Vahşi ve Ebu Süfyan'ın hanımı Hind, Safvan, Ka'b ibni Züheyr ve Habban (radıyallahü anhüm) gibi kimseler vardı.

Peygamberimiz fetihten sonra on beş gün Mekke'de kaldı. Bu sırada Mekke çevresindeki yerlerde bulunan putlar da kırıldı. Böylece Mekke ve çevresi putlardan temizlendi. Orada bulunanlar Müslüman olmakla şereflenerek dünya ve ahiret saadetine kavuştular.

Mekke'nin fethi İslam tarihinde değil, bütün cihan tarihinde benzeri bulunmayan bir hadisedir. İmanları-İslamlıkları sebebiyle yurtlarından ayrılan Sevgili Peygamberimiz ve Eshab-ı kirama Allahü tealanın en büyük lütuflarından biridir. Bu fetihle Arabistan Yarımadasında şirkin (Allah'a ortak koşmak) cemiyet ve güç halindeki varlığı sona ermiş, Kabe ve civarı putlardan temizlenmiş, tevhid inancı kesin hakimiyetini ilan etmiştir. Mekke'nin fethi ile Arabistan Yarımadasında ilk İslam Devleti de kuruluşunu tamamlamış, bundan sonra İslamiyet üç kıtaya hızla yayılmaya başlamıştır. Mekke'nin fethi, İslamiyette öylesine derin mana ve hikmetlerle doludur ki, daha sonraki asırlarda yaşamış İslam alim, evliya ve kumandanları da çeşitli vesilelerle bu fethi kendilerine örnek alıp, hal ve işlerine de ölçü kabul etmişlerdir.

Hz Muhammedin Hayatı




Hz Muhammedin Hayatı


Sevgili Peygamberimiz 20 Nisan 571 Pazartesi günü Mekke’de doğdu Babası Abdullah, annesi Âmine, dedesi Abdülmuttalip, büyük babası Vehb, babaannesi Fatıma, anneannesi ise Berre’dir.

Doğduktan sonra 4 yaşına kadar sütannesi Halime’nin yanında, bundan sonra 2 yıl boyunca da annesi Amine’nin yanında kaldı6 yaşında iken annesi onu akrabalarıyla tanıştırmak ve babası Abdullah’ın kabrini ziyaret etmek için Medine’ye götürdü.

Hz Âmine, kocası Abdullah’ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları’ndan.

Akrabasıyla tanışmıştı Âmine dönüşte Ebva denilen yerde hastalanıp vefat etti ve orada toprağa verildi Bu sırada yolculukta kendileriyle birlikte olan Ümmü Eymen onu Mekke’ye ulaştırdı ve dedesine teslim etti.

6 yaşından 8 yaşına kadar dedesi Abdulmuttalib’in yanına kaldı O da ölünce, vasiyeti üzerine amcası Ebu Talib’in evine taşındı Ebu Talib, Peygamber Efendimizin babasıyla hem baba hem de anne gibi kardeşti.

13 yaşından itibaren amcaları ile birlikte ticarete atıldı Uzun bir süre bu işle meşgul oldu ve bu alanda doğrulukla, dürüstlükle tanındı Henüz 20 yaşında iken hırsızlık, gasp, eşkıyalık, zulüm ve haksızlıklara karşı bir tedbir almak amacıyla bazı Mekkelilerin oluşturduğu Hılfulfudül adlı kuruluşa katıldı ve etkili bir üye olarak görev yaptı.

25 yaşına geldiğinde Hz Hatice ile evlendi Hz Hatice bu esnada kırk yaşında idi ve onunla evlenmeye karar verişinde Sevgili Peygamberimiz “el-Emin: Güvenilir, dürüst” olarak tanınması birinci derecede rol oynamıştı.

35 yaşına geldiğinde Ka’be hakemliği yaptı; Ka’be’nin tamiri sırasında Haceru’l-esved’in yerine konulması sırasında ortaya çıkan anlaşmazlığı, taşı bir yaygı üzerine koyup tüm kabile reislerine taşıtmak suretiyle giderdi, böylece kabileler arasında çıkması muhtemel bir kavgayı önlemiş oldu.

Peygamber Efendimiz 40 yaşlarına yaklaştığında kendisinde insanların arasından uzaklaşıp kırsal alana çıkmak, yaratılışın ve evrenin inceliklerini düşünmek arzusu uyandı Bu münasebetle belli sürelerde Hira-Nur dağındaki mağarada kalmaya başladı Nihayet 40 yaşında iken 610 Ramazan ayında bir gün Cebrail Aleyhisselam geldi ve vahiy süreci başlamış oldu İlk vahiy edilen ayetler, “Yaratan Rabb’inin adıyla oku!” diye başlıyordu Böylece Yüce Allah tarafından Peygamberlikle görevlendirilmiş oldu.

Peygamber Efendimizin İslam davetine evet diyerek ilk inanma şerefine Hz Hatice, Hz Ali, Hz Zeyd b Harise ve Hz Ebu Bekir eriştiler Bunları Hz Osman, Abdurrahman b Avf, Sa’d b Ebi Vakkas, Talha ve Zübeyr Hazretleriyle diğerlerini takip ettiler.

Peygamberliğin ilk altı yılı dolarken Hz Hamza ve Hz Ömer gibi yiğitlik ve cesaretleriyle tanınan zatlar Müslüman oldu.

10 Peygamberlik yılında peş peşe Hz Hatice ve Ebu Talib ölünce düşmanların eza ve cefaları bir kat daha arttı Çünkü bunlar hatırlı insanlardı, çevreleriyle Peygamberimize destek veriyorlardı Bu sırada Hz Peygamber, dış destek sağlamak amacıyla Taife gitti Ne var ki Taifliler İslam’ı kabul etmediler, Hz Peygamber’e destek vermediler, üstelik onu taşlattılar, üstü başı kan içinde kaldı, Taif dışında bir bağa sığınarak taşlanmaktan kurtulabildi.

Ardı arkası kesilmeyen bu sıkıntılar devam ederken aynı günlerde Sevgili Peygamberimiz Mirac’ta İlahi ikramların doruğuna eriştirildi, Yüce Allah’ın huzuruna yükseltildi ve İlahi buyrukları, aracı olmaksızın dinlenme ve alma imkânına kavuşturuldu.

Bütün zorluklara rağmen Hz Peygamber İslam’ı tebliğ çabalarını sürdürüyordu Birer yıl arayla 1 ve 2 Akabe Biatları yapıldı Bunu takip eden zaman diliminde Yüce Allah’ın izni ve buna bağlı olarak Hz Peygamber’in müsaadesi üzerine Müslümanlar Mekke’den Medine’ye göç ettiler İslam tarihi literatüründe buna, “hicret” denilmiştir En sonunda Sevgili Peygamberimiz de Hz Ebu Bekir ‘le birlikte Medine’ye göç etti.

Efendimiz(sav) Medineli Müslümanlar yani Ensar = Yardımcılar ile Muhacirler = hicret edenler arasında kardeşlik kurdu.

Puta tapıcılarla Müslümanlar arasında Bedir, Uhud, Hendek, Müreysi gibi savaşalar oldu Hz Peygamber’in sağlığında İslam elçisi dokunulmazlığı olduğu halde öldüren ve Medine’ye saldırmayı tasarlayan Hıristiyanlara karşı da Mute ve Tebük seferleri düzenlendi, 630 yılında Mekke fethedildi Hz Peygamber, çıkmaya mecbur olduğu vatanına üstünlük sağlayarak ve genel af ilan ederek girdi.

Peygamber Efendimiz, 632 yılında hac esnasında Mekke’de Arafat’ta yüz binden fazla Müslüman’a bir konuşma yaptı İslam düşüncesinin bir özeti olan ve insan hakları bakımından çok mükemmel prensipler içeren bu konuşma İslam tarihinde “Veda Hutbesi” diye anılmaktadır.

İslamiyet’i sabırla, azimle, cesaretle, insanlara ulaştıran Sevgili Peygamberimiz, 8 Haziran 632 Pazartesi günü hayata gözlerini yumdu, Allah’ın rahmetine kavuştu, cenaze namazı erkekler, kadınlar ve çocuklar olmak üzere sıra ile cenazenin bulunduğu hücre-i saadette kılındı ve orada toprağa verildi .

30 Aralık 2013 Pazartesi

ضبط مخطط لإفساد الاستفتاء على الدستور مع راكب قادم من تركيا بالمطار






أحبطت سلطات الجمارك بمطار القاهرة الدولى، اليوم، محاولة تهريب خطط ومنشورات واجتماعات خاصة بجماعة الإخوان مع راكب مصرى يملك مدارس خاصة بمنطقة المطرية لدى عودته من اسطنبول على الطائرة التركية أخفاها بين طيات ملابسه وداخل جيوب سحرية لتهريبها من رجال الجمارك الذين قاموا بتحرير محضر بالواقعة، وتسليمه إلى إحدى الجهات الأمنية بالمطار للتحقيق معه.

أثناء إنهاء إجراءات وصول ركاب الطائرة التركية القادمة من اسطنبول، اشتبه إبراهيم عامر مأمور الجمرك فى الراكب، وبتفتيش حقائبه أمام نصر صفوت مدير الجمرك عثر معه على المنشورات التى تحتوى على خطط خاصة بإفساد الاستفتاء على الدستور ومحاضرات خاصة بكيفية التأثير على الرأى العام خلال الفترات القادمة لمنع خروج المصريين إلى لجان الاستفتاء، كما عثر داخل الحقائب أمام فهمى علام مدير الجمرك بمبنى (3) على أوراق خاصة بزيادة مظاهرات أنصار جماعة الإخوان خلال الفترات القادمة قبل الاستفتاء على الدستور.

أمر أحمد حسن عبد المجيد وكيل الإدارة المركزية لجمارك المطار باتخاذ الإجراءات القانونية مع الراكب، وإحالته إلى إحدى الجهات الأمنية التى قامت بالتحقيق معه.

Spread of swine flu in Georgia forecasted



According to experts, from January 2014, an intensification of viral diseases is expected in Georgia including swine flu. This is evidenced by the growth of the number of citizens' appeals to medical institutions of the country.

In particular, the number of visits due to viral diseases to the Centre for Infectious Diseases of 'Medical city' has increased. According to the centre's director, Nana Gongadze, compared to last season, the number of outbreaks of viral infections rose by 50 percent.

"As a rule, with the coming of winter, the number of viral diseases increases. Basically these are bacterial infections as well as viral upper respiratory tract infections which are more severe. Our centre has 70 beds and since December it is filled to almost 90 percent," the centre's director said.

The Georgian National Centre for Disease Control predicts the spread of a so-called swine flu from January and encourages people to see a doctor as soon as possible to avoid complications, Gongadze stressed.
In past years, the swine flu in Georgia killed more than 300 people.

Активная деятельность Азербайджана в мире способствует разрушению мифа об "армянском геноциде"





В мире ведется большая работа, чтобы доказать, что "геноцид армян" на самом деле является мифом, что на самом деле жертвами геноцида были не армяне, а азербайджанцы и турки. В предстоящем 2014 году эта работа будет продолжена. Об этом сказал Trend в понедельник председатель Государственного комитета по работе с диаспорой Азербайджана Назим Ибрагимов.

По его словам, армяне на протяжении долгого времени ведут работы по признанию в мире "армянского геноцида", и в 2015 году собираются отметить 100-летие так называемого "геноцида армян". Для предотвращения этого Госкомитет и азербайджанские диаспорские организации в зарубежных странах осуществляют ряд мероприятий.

"Этот вопрос требует более широкой деятельности диаспорских организаций. Мы, будучи Госкомитетом, координируем эту работу", - сказал он.

По мнению председателя комитета, даже если армяне достигнут чего-то, это не будет показателем их силы.

"Может быть, армяне добьются чего-то. Их покровители, государства, симпатизирующие им, проводят свою политику и имеют свой интерес. Но это не говорит о слабости тюркской диаспоры. По инициативе вице-президента Фонда Гейдара Алиева Лейлы Алиевой в ряде государств мира проводится кампания "Справедливость для Ходжалы". Парламенты, высокие структуры большинства стран уже признали события 26 февраля 1992 года геноцидом. Это означат разрушение "армянского мифа". Настоящий геноцид был совершен в Ходжалы. Наша деятельность, в том числе широкая деятельность президента Фонда Гейдара Алиева Мехрибан Алиевой в этой сфере, работа, проводимая Лейлой Алиевой, способствуют информированию мировой общественности об азербайджанских реалиях, признанию Ходжалинского геноцида, разрушению "армянского мифа". Разрушение "армянского мифа" приведет к разрушению мифа об "армянском геноциде, - сказал он.

Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen peygamberlerin meslekleri

Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen peygamberlerin mesleklerinin neler olduğunu biliyor musunuz? İşte bazı peygamberlerin meslekler... 



HZ. ADEM (AS): İlk ziraat mühendisi ve çiftçiydi.Peygamberlerin meslekleri bakın nelermiş.
HZ. MUHAMMED (SAV): Küçük yaşlarda çobanlık yapmış, daha sonra ticaretle uğraşmış ve cihadla meşgul olmuştur.
HZ. DAVUD (AS): Demiri işleyen, zırh yapan ve düzenli ordular kuran, Calut'un ordularını mağlup eden bir kumandandır.
HZ. İSA (AS): Avcıydı. Av aleti ile geçimini temin ederdi. Avcıların piriydi. Aynı zamanda doktorların piridir..
HZ. ZEKERİYYA (AS): Marangozdu.
HZ. LOKMAN (AS): Doktorluk ve eczacılık mesleğinin piridir.
HZ. ÜZEYR (AS ): Bahçıvandı. Meyve ağaçlarını ilk defa aşılayan fidan yetiştiren, budama işlerini insanlara öğretendir. Bağ ve bahçe işleriyle uğraşanların piridir.
HZ. YUNUS (AS): Balık avlayıp geçinirdi, balıkçıların piriydi.
HZ. YUSUF (AS): Saati ilk icat eden, toprak mahsulleri ofisini ilk defa kuran, bolluk zamanında depolamayı, kıtlık zamanında halka dağıtmayı düşünen bir peygamberdir.
HZ. İLYAS (AS): Dokumacı ve iplikçilerin piriydi.
HZ. MUSA (AS): Çobanlık yapmış ve Hz Şuayb (as)'a hizmetçilik etmiştir. Bir büyüğe hizmet etmekte peygamber mesleklerinden biridir.
HZ. ŞUAYB (AS): Ziraatcıydı.
HZ. ZÜLKİFL (AS): Ekmek pişirirdi, fırıncıların piriydi.
HZ. YAKUB (AS): Çobandı.
HZ. İSHAK (AS): Çobandı.
HZ. İSMAİL (AS): Kara ve deniz avcılığı ile geçimini sağlardı. Avcıların piri sayılır. Yetmiş dil bilirdi. Tercümanların da piridir.
HZ. İBRAHİM (AS): Kabeyi yeniden inşa edişiyle, Hz Süleyman (as)'a ve Mimar Sinan'a önderlik etmiştir.
HZ. SALİH (AS): Sürülerle develer yetiştirirdi. Sütlerini hem içer, hem de satıp dünyalığını temin ederdi. Salih peygamberin devesi meşhurdur.
HZ. HUD (AS): Tüccar idi. Bütün tüccarların piri sayılır.
HZ. NUH (AS): Marangozların, gemicilerin, denizcilerin ve barbarosların piriydi.
HZ. İDRİS (AS): İğneyi ilk icad eden, ona delik açan, iplik geçiren olduğundan, terzilerin- konfeksiyoncuların- örücülerin piri sayılır.
HZ. ŞİD (AS): Hallac, kazzaz, nessac = dokumacıların, örücülerin ve mensucat sanayiinin ilk kurucusuydu.















Genelkurmay komutanlara kumpas iddialarını araştırıyor




Genelkurmay Adli Müşavirliği, Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili mağduriyet yaratan iddiaları incelemeye aldı.


Vatan Gazetesi'nde yer alan habere göre, Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda yargılanan TSK personelinin davalarla ilgili itirazları üzerinde bir süredir çalışma yürüten Genelkurmay Adli Müşavirliği'nin, bu davalardaki mağduriyet yaratan iddiaları tek tek incelemeye aldığı öğrenildi.

İncelemelerle ilgili başta Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel olmak üzere Karargah'taki üst düzey komutanlara bilgi verildiği belirtildi. Ergenekon ve Balyoz sanıklarının yeniden yargılanmasına gidebilecek süreçte, bu tespitlerle Karargah'ın elinin güçlendirilmesinin amaçlandığı belirtildi.
MAĞDURİYETE NEDEN OLAN İDDİALAR

Bu iddialar arasında telefon konuşma kayıtlarının en can alıcı yerlerine eklemeler yapılması, sahte belgeler üretilmesi, polisin hazırladığı tespit tutanaklarının gerçeği yansıtmadığı, CD'lerin üzerindeki yazıların sahte olması, delil olarak ileri sürülen plan ve çizelgelerin, suç tarihi olduğu iddia edilen 2003 yılında hazırlanmasının mümkün olamayacağı, delillerin gerçek olamayacağına dair bilirkişi raporunun savcılıkta yok edilmesi de yer alıyor. Ayrıca yargılanan askerler, soruşturma aşamasında pek çok gerçek dışı bilgiyle medyada suçlandıklarını ve masumiyet karinesinin hatırlanmadığını da dile getiriyor.
ELİTAŞ: AK PARTİ OLARAK BİR HAZIRLIĞIMIZ YOK

AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, yeniden yargılanma konusunda bir yasal düzenleme hazırlığı olmadığını açıkladı. Daha önce, bazı önemli davalarda gerekirse yeniden yargılama yapılması yönünde bir çalışma yapılabileceğini ifade eden Elitaş, şöyle konuştu:

"Adil yargılama konusunda yasal boşlukları doldurmak için önemli adımlar attık, önemli yasal düzenlemeler hayata geçirdik. Yeniden yargılanmayı yasal teminata bağladık. Bunların haricinde yeniden yargılanma konusunda partimiz ve Meclis grubumuzun bir yasal düzenleme çalışması yoktur. Bildiğim kadarıyla hükumetimizin de bir çalışması yoktur. Yaptığım açıklama mevcut uygulamalarla alakalı olarak değerlendirilebilir."

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de yeniden yargılamayı mümkün kılan yasaları zaten yaptıklarını belirterek, "Yeni bir belge veya bulgu ortaya çıkarsa yeniden yargılamaya mahkemeler karar verir" dedi.

29 Aralık 2013 Pazar

Erken terhisler başladı



Askerlik süresinin kısaldılmasından hemen sonra İstanbul da vatani görevini tamamlayan 34 asker terhis oldu.

İstanbul İl jandarma komutanlığı Alemdağ Komando Tabur Komutanlığına bağlı birliklerde askerlik suresini 15 aydan 12 aya indiren kararnameden yararlanan askerin bugün terhis olduğu öğrenildi.Erken terhislerin Türkiye ve KKTC-deki birliklerde gerçekleşmeğe devam edeceği kaydedildi.

Türk kahvesinin faydaları


Ah Leyla Leyla Etme Bu Nazı

Memati - Bu Sehir Girdap Gulum

28 Aralık 2013 Cumartesi

Antalyada 6 Büyüklüğünde Deprem


Antalya ve çevresinde saat 17.21'de 6 büyüklüğünde olduğu sanılan şiddetli bir depremle sallandı. Depremin merkez üssü araştırılırken, can kaybı ve hasarın büyük olmasından korkuluyor.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı açıklamasına göre, saat 17.21’de Akdeniz Doğu Baseni’nde 6.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Sarsıntının derinliği 42.95 kilometre olarak açıklandı. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi de depremin büyüklüğünü 6.0 olarak duyurdu.

Şu ana kadar belirlenmiş bir can kaybı ve maddi hasarın olmadığı tespit edildi.

Turkey: PM Erdogan vows to fight on amid corruption row


Turkey: PM Erdogan vows to fight on amid corruption row

Turkish Prime Minister Recep Tayyip Erdogan says he will not step down amid corruption allegations, as Portia Walker reports.
Turkish PM Recep Tayyip Erdogan says he will not step down amid corruption allegations that have forced the resignations of three ministers.

The ministers' sons were among dozens of people detained as part of a wide-ranging corruption probe.

Turkey's army has said it does not want to get involved in political arguments, in response to rumours of a coup plot.

On Friday police fired tear gas and rubber bullets to break up protests in Istanbul's Taksim Square.

Protests were also held in the capital Ankara and the third-largest city Izmir.

Protesters had chanted "catch the thief" and called for Mr Erdogan's resignation.

Police are investigating allegations of illicit money transfers to Iran and bribery for construction projects.

The scandal has caused Turkey's lira to fall to a new low against the dollar.

'Smear campaign'

At a rally outside at Istanbul's main airport late on Friday, Mr Erdogan pledged to fight on in what is seen as the biggest challenge to his government in his 11 years in office.

He called the investigation into corruption a "smear campaign" and urged thousands of supporters to vote for his party in local elections next month.

"Those who call it a corruption inquiry are corrupt themselves," he said.
Protesters threw fireworks during clashes on a street leading to Taksim Square

Turkey has a history of military takeovers but its power has been curbed during Mr Erdogan's decade in power.

The country's top administrative court has blocked a government decree, introduced last week, ordering police to inform their superiors before launching investigations.

The Council of State's ruling on Friday, blocking the regulation, is seen as the latest setback in Mr Erdogan's efforts to stop the political fallout from the scandal: Three politicians resigned from the governing Justice and Development Party (AKP) over the row.

Numerous police and judicial officials have been removed from their posts since the first arrests 10 days ago.On Wednesday Mr Erdogan named 10 new ministers to join his cabinet after talks with President Abdullah Gul.

Commentators in Turkey believe the scandal stems from a power struggle between Mr Erdogan's government and an influential US-based Muslim cleric, Fethullah Gulen, who is said to have many followers within Turkey's police and judiciary.

Supporters regard the Hizmet movement inspired by Mr Gulen as the benign, modern face of Islam, but critics question its motives.

Egypt protesters set fire to Cairo campus



Al Azhar, one of the main centres of Sunni Muslim learning, has seen repeated clashes between students and police.Supporters of the banned Islamist Muslim Brotherhood in Egypt have set fire to two university buildings in Cairo, state TV says.

Students fought police at Al Azhar University, reportedly setting fire to the business faculty after trying to prevent students from sitting exams.

A fire was reportedly also set in the agriculture faculty building.

Three people died on Friday as police fought Brotherhood supporters in Cairo, southern Minya and the Nile Delta.

Authorities have cracked down on the Brotherhood since July, when Islamist President Mohammed Morsi, who belongs to the group, was deposed by the army.

The Brotherhood, which had been banned since September from all activity, was declared a terrorist group on Wednesday following a suicide bombing of a police headquarters in Nile Delta.

The government said the movement was behind the attack - a charge it strongly denied.

It is the latest measure taken against the group, which is being targeted by the military-backed interim government. Thousands of Brotherhood members, including its leadership, have been arrested and many put on trial.

Members were rounded up on Thursday after a bomb hit a bus in Cairo, injuring five people.

US Secretary of State John Kerry called his Egyptian counterpart to "express concern" about the recent waves of arrests and called for an "inclusive political process", state department spokeswoman Jen Psaki said.

Al Azhar, one of the main centres of Sunni Muslim learning, has been the scene of repeated clashes between Islamist students and police in recent months.

Bir Aşk Hikayesi'nin final tarihi belli oldu


FOX’un sevilen dizisi 'Bir Aşk Hikayesi' 36. bölümüyle final yapacak.
Ünlü Kore dizisi "I'm Sorry, I Love You"dan uyarlanan, Yapımcılığını MF Yapım'ın gerçekleştirdiği, başrollerinde Seçkin Özdemir, Damla Sönmez, Zuhal Olcay ve Yamaç Telli'nin rol aldığı "Bir Aşk Hikayesi" 36. bölümüyle final yapıyor.

In Santa's bag: booze, drugs and immorality, Turkish Muslim group says







The day after Christmas was a tough one for Santa in his ancestral homeland of Turkey.
A Muslim youth group held a demonstration Thursday in Istanbul, blasting the "jolly old elf" of legend and lore for contributing to moral decay and urging residents to turn against him.

"Traditions such as new year celebrations, Christmas tree decorations, and Santa Claus leaving presents are leading to degeneration of our culture and leading to identity crises in our society. It tears ourThe day after Christmas was a tough one for Santa in his ancestral homeland of Turkey.



"Traditions such as new year celebrations, Christmas tree decorations, and Santa Claus leaving presents are leading to degeneration of our culture and leading to identity crises in our society. It tears our youth from their own culture and familiarizes them with the culture of the West leading them to embrace those values," the Anatolia Youth Association said in a statement.

The group used an inflatable plastic Santa as a prop -- littering the ground below it with beer cans, a syringe and a cross to illustrate the dangers of inviting Santa into Turkish homes.

They also distributed an image of a man delivering a brutal left hook to Santa's bearded cheek.

Three years ago, the same group stabbed a blow-up Santa.

Such sentiments are not widespread in Turkey.


Many secular Muslims in Turkey decorate their homes with Christmas trees and Santas -- known in Turkey as "Noel Baba," or Father Christmas. They exchange gifts not on Christmas, but rather New Year's Day.Despite Thursday's unpleasantness, Turkey and ol' Claus go way back -- all the way to 4th Century. That's when, as religious tradition has it, the Christian St. Nicholas secretly gifted money and other items to residents around his home in what is now the southern Turkish city of Demre, becoming the model for the modern Santa Claus.youth from their own culture and familiarizes them with the culture of the West leading them to embrace those values," the Anatolia Youth Association said in a statement.

The group used an inflatable plastic Santa as a prop -- littering the ground below it with beer cans, a syringe and a cross to illustrate the dangers of inviting Santa into Turkish homes.

They also distributed an image of a man delivering a brutal left hook to Santa's bearded cheek.

Three years ago, the same group stabbed a blow-up Santa.

Such sentiments are not widespread in Turkey.
Many secular Muslims in Turkey decorate their homes with Christmas trees and Santas -- known in Turkey as "Noel Baba," or Father Christmas. They exchange gifts not on Christmas, but rather New Year's Day.
Despite Thursday's unpleasantness, Turkey and ol' Claus go way back -- all the way to 4th Century. That's when, as religious tradition has it, the Christian St. Nicholas secretly gifted money and other items to residents around his home in what is now the southern Turkish city of Demre, becoming the model for the modern Santa Claus.

Meteoroloji uyardı: Hafta sonu kar geliyor




Yurtta etkisini gösteren sisli hava hafta sonunda yavaş yavaş yurdu terk edecek. Fakat cumartesi günü kar yağışı geliyor. Hatta pazar günü etkisin daha da gösterecek. Pazartesi günü ise yağmur etkisini gösterecek.



Tüm yurtta hava sıcaklığı 2 ila 3 derce arttı. Ancak,hafta sonu Ege'nin iç bölgelerinden başlayarak kar
yağışı geliyor.Pazar günü kar yağışı daha da etkisini gösterecek.Pazartesi ise Akdeniz bölgesinde yağmur etkiliolacak. Ege ile Marmara'nın kuzeybatısı bulutlu. Diğer kıyı bölgeler parçalı bulutlu ve
güneşli. İç bölgeler ve doğu da yine sis var.28 Aralık 2013 Cumartesi günü Ege ve Akdeniz de yağmur yağacak diğer tüm bölgelerde hava parçalı bulutlu ve güneşli olacak fakat doğu bölgesinde yine sis hakim.Afyonkarahisar, Konya, Karaman'da kar yağışı görülecek. Isparta da ise karla karışıkyağmurlu.
Bazı illerimizin hava durumu ise şöyle:
 İstanbul en yüksek  sıcaklık 15 en düşük sıcaklık 4 
Ankara en yüksek sıcaklık 6 en düşük sıcaklık -2 
Bursa en yüksek sıcaklık 9 en düşük sıcaklık 4 
İzmir en yüksek sıcaklık 12 en düşük sıcaklık 5

29 Aralık 2013 Pazar günü kar yağmur, sis her şey var. Akdeniz bölgesinde yağmur yağacak. İç Anadolu'nun güneyinde kar yağışı: Kırşehir, Nevşehir, Kayseri, Niğde, Konya, Karaman, Afyonkarahisar, Kütahya, Aksaray'da Kar yağışı olacak.Marmara, Karadeniz bölgesi iç Anadolu'nun 
kuzeyi parçalı bulutlu ve güneşli. Doğu Anadolu'nun doğusunda ise sis var.
Güneydoğu Anadolu'da da hava açacak sis bitiyor.

Pazartesi günü ise Sisli hava hemen hemen tüm yurdu terk ediyor. Yalnız doğu bölgesinin yüksek kısımlarında kalacak. İç bölgelerde havalar sıfırın üstüne yükseliyor. Akdeniz de iseyağmur etkili olacak. Havalar pazartesinden itibaren iyice ısınacak gibi Bu arada Muğla'nın Bodrum ilçesinde
başlayan şiddetli lodos, günlük hayatı olumsuz etkiliyor. Gece saatlerinden itibaren etkisini gösteren lodos, sabah saatlerine artarak devam etti. Saatteki hızı zaman zaman 70 km.'ye ulaşan lodos sebebiyle vatandaşlar zorluk çekti. Güllük Limanı'ndan yola çıkan birçok kuru yük gemisi, çareyi koylara sığınmakta buldu.Sahildeki işyerlerinin sahipleri ise dev dalgalardan korunmak için kum çuvalları
kullandı.Hava  sıcaklığının yaklaşık 5 derece düştüğü ilçede, Bodrum-İstanköy (Kos) seferlerinin de iptal edildiği öğrenildi. Meteoroloji, fırtınanın bir süre daha devam edeceğini, akşamsaatlerinde
ise yerini yağışa bırakacağını bildirdi.

Bunu facebook'ta paylaşan yandı!




Mısır'da devreye giren yeni bir yasa dolayısıyla Facebook'ta kullanıcılar sayfalarında ‘R4BIA' logolu fotoğrafları paylaşanlar 5 yıl hapis cezasına çarptırılacak.


Arabcrunch ve Sharouk News'ün
haberine göre Mısırpolisi
Facebook sayfasından bir uyarı metni yayınladı ve R4bia sembolü ve benzeri içerikleri paylaşanların teörist muamelesi göreceğini ve 5 yıla kadar hapis cezasıyla çarptırılacağını vurguladı.

R4BIA NEDİR

Mısır'da seçimle iktidara gelmiş olan Muhammed Mursi'nin darbe ile indirilmesi sonucu halkın, darbeye karşılık başlattığı pasif direnişine karşı, 16 Ağustos 2013 tarihinde darbeyi yapan Abdülfettah el Sisi önderliğindeki ordunun katliamları sonucunda ortaya çıkan özgürlük sembolüdür.

Direnişte Winston Churchill'e ait olan V işareti kullanılmadığı, bunun yerine direnişin başlangıç yerinin Rabiatul Adeviye meydanı olması ve "Rabia" kelime manasının 4 olması sebebiyle bu işaretin kullanıldığı belirtiliyor. Bu sembol Türkiye'deki Facebook kullanıcıları arasında da yoğun olarak paylaşılıyor.

CEMAATE YAZILARI İLE UYARIDA BULUNAN AHMET TAŞGETİREN YAZILARINI ARTIK STAR GAZETESİNDE KALEME ALACAK


Medyanın duayen isimlerinden Ahmet Taşgetiren, çok yakında Star Gazetesinde okurlarıyla buluşacak.

Taşgetiren, 17 Aralık operasyonuyla ilgili kaleme aldığı yazısında Cemaat'e uyarılarda bulunmuştu. Taşgetiren'in, Bugün gazetesindeki köşesinde kaleme aldığı, "En çok hizmeti vuracak" başlıklı son yazısının ardından işine son verilmişti.

Hükümete karşı çirkin bir kampanyanın sürdürüldüğünü anlatan yazıları sebebiyle kimi çevrelerce sıkıntılı bir sürece maruz kalan Ahmet Taşgetiren, kendi talebiyle yazılarına son verdi.

Grubun yayın politikalarına tepki göstererek Bugün gazetesinden ayrılan Taşgetiren'in şu yazılarının cemaate yakın çevreleri rahatsız ettiği iddia ediliyor:


EN ÇOK HİZMET'İ VURACAK

Bu operasyonun Hizmet'in üstünde kalması durumunda ortaya çıkacak sonucu tahmin edebiliyor musunuz?
Diyelim iktidarda CHP var ve onun başbakanı, bir yıl süreyle ülkesinde sürdürülen bir soruşturmadan haberdar edilmiyor. Nasıl bir şey bu?
Yargıdan birkaç kişi, emniyetten birkaç kişi ile bakanları, muhtemelen Başbakan'ı bile dinleme alanı içine alıyor, İçişleri Bakanı'nın kendi emri altındaki polislerin ne yaptığından haberi olmuyor, Emniyet Genel Müdürü'nün haberi olmuyor, MİT'in haberi olmuyor, İstanbul Emniyet Müdürü'nün haberi olmuyor... Böyle bir durumu CHP'li bir hükümet normal karşılar mı?
Bu durum, başbakanların darbe girişiminden sabah kapıları askerler tarafından çalındığında haberinin olduğu günlerden çok farklı bir şey midir?
Bu, "Biz öyle bir gücüz ki sizin damarlarınızda dolaşırız da haberiniz olmaz" demekten başka bir şey midir?
Bu öncelikle Başbakan'a, sonra bütün hükümete, sonra güvenlik bürokrasisine atılmış bir çalımdan başka bir şey midir?
Böyle bir operasyonun Cemaat'e-Hizmet'e mal edilmesi kadar Hizmet'i zora sokacak bir durum olabilir mi?


Öyle sorular ki


Hizmet medyasından arkadaşlarımızın belki de en çok "Savcılar hep doğru yaptı" gibi yorumlarla böyle bir operasyona sahiplik görüntüsü vermemesi gerekir.
Soruyu şöyle koyalım ortaya:
-Bu operasyon diyelim Hizmet'e bağlı emniyet-yargı grubunun işidir ve Hocaefendi'nin bilgisi dahilindedir. Bunun ne anlama geldiğini düşünün bir.
-Ve diyelim bu operasyon Hizmet'e bağlı emniyet-yargı grubunun işidir ve Hocaefendi'nin bilgisi dışında gerçekleşmiştir. Ya bu ne anlama gelirdi?
Ne yazık ki yaşanan ortamda bu tür işlerde Hizmet "olağan şüpheli" muamelesi görmektedir.
Ne kadar problemli bir durumdur bu.
Belki de Amerika-İsrail bloku, Türkiye'nin İran'la ambargoyu delen ilişkilerinden dolayı intikam almaktadır, gelip iş hükümet-Hizmet ilişkisinin savaşa dönüşmesiyle sonuçlanmaktadır. Akıl alır gibi değil. İster Hizmet'in aldığı yarayı düşünün, ister hükümetin aldığı yarayı ya da Tayyip Erdoğan'a operasyon çekilmesini düşünün, neresinden baksanız kazananı olmayan bir hadise ile karşı karşıyayız.
Diyelim yolsuzluk söz konusu. Bu, bütün kademeler kirlendi ise bile, Başbakan'a bildirilmesi gereken bir durum değil mi? Haaa, Başbakan'ı da sollamak, ona da güvenmemek ve bedel ödetmek... Demek birileri o safhaya gelindiğine karar vermiş oluyor.


Hizmet'i korumak


Hüseyin Gülerce Hizmet'e yönelik işaretlerin önünü kesmek için "Bu işin içinde devletin parmağı olabilir" gibi bir tweet atıyor.
İlginç bir yaklaşım bu. İlk akla gelen "Acaba hangi devlet" sorusu tabii ki.
"Diktatör" diye nitelenebilecek kadar muktedir bir adam olan Başbakan Erdoğan'a karşı yürütülen operasyona bakar mısınız?
Amerika'ya kızdık, birçok ülkenin liderlerini, bu arada bizim liderlerimizi de dinleme ağı içine aldığı için.
Kendi ülkemizde emniyet birimlerimiz ruhumuzu okuyor, ne diyeceğiz? Yargıdan birileri buna imkan hazırlıyor, yargı bağımsızlığı olarak mı algılayacağız bunu?
Yolsuzluk... Evet, yolsuzluğa karşı, nereye kadar gidilecekse gidilsin.
Ama şu operasyonda en kolay söylenecek olan söz bu.
Operasyonun devlet hiyerarşisine karşı nanik yapan boyutu, belki de en büyük yönetim yolsuzluğu niteliği taşıyor.
Ben şu sıralar en çok "Hangi tavır Hizmet adına ve kim Hizmet adına hareket ediyor" sorusunu soruyorum. Sorayım: "Benim bu yazım mı Hizmet'i koruma niyeti taşıyor, yoksa yolsuzluk operasyonunda rol alan yargı-emniyet birimlerinin hükümete çalım atan hamlesi mi?"



HAKAN ŞÜKÜR VE BEN


Hakan Şükür AK Parti'den istifa etti.
İyi mi etti?
Bana göre iyi etmedi.
İstifa "Cemaat adına" AK Parti'ye yönelik bir yaptırım niteliği taşıyor. Hakan Şükür'ün istifası partisi ile ilişkide "sözün bittiği" yere gelindiği ve "safların seçildiği" izlenimi veriyor.
Acaba gerçekten sözün bittiği, safların ayrıştığı noktaya gelindi mi?
Hakan Şükür, bundan sonra AK Parti yönetimine, mesela gördüğü "haksızlıklar"a ilişkin bir şey söyleyemeyecek. Sadece dışarıdan tepki gösterecek.
İşin ilginç yanı AK Parti de bundan böyle Hakan Şükür'ün tepkilerini "içeriden" değil "dışarıdan" olarak okuyacak.
Hakan Şükür'ün geldiği nokta, Cemaat adına artık her şeye "dışarıdan" bakıldığı anlamını mı içeriyor?
"Hakan Şükür iyi etmedi" sözü tabii ki "bana göre" çerçevesi taşıyor. İstifadan, hükümetin durduğu yerin zayıflaması adına heyecan duyan dostlar olabilir. Ben heyecan yerine üzüntü duyuyorum.
Acaba Hakan Şükür'ün hislerini taşıyan başka milletvekilleri de, hükümetin durduğu yeri zayıflatmak adına bu "ayrışma" sürecine dahil olur mu?
Bugüne kadar iktidara da bir şeyler söyledim, Hizmet camiası adına tavır sergileyenlere de.
Gittikçe söz söyleme alanımın daraldığını hissediyorum.
"Kardeşlik"ten söz etmek artık uçuk bir yaklaşım olarak görülebilir endişesi taşıyorum.
Yazdığım gazete, Hizmet camiasına yakın duruyor. Aksiyon'da yazıyorum, Burç FM'de hafta içi her gün "Günün yorumu" başlığı altında konuşuyorum. Bunlar da Hizmet camiası içinde yayın yapan medya kuruluşlarımız.
Bugüne kadar hep olumlu bir iklim buldum yazılarım için.
Bugünlerde Hizmet medyasının diliyle uyum arz edemediğimi görüyorum.
Ben bu süreçten hükümetin ve Hizmet camiasının yaralanarak çıkmaması konusunda hassasiyet taşıyorum.
Ama ortada her iki taraf için "Kavgada yumruk sayılmaz" duygusunun hakim olduğunu gözlüyorum. Hükümetin yanlışlarını yazmaktan kaçınmadım bugüne kadar, o yüzden AK Parti ile ilişkimde de problemler oldu ama bu hükümetin Türkiye için bir fırsat olduğuna da inandım ve eleştirilerimin başarısızlık ihtimalinin önlenmesi istikametinde olmasına dikkat ettim. "Gitsin bunlar" demekle, "Yanlış yapmasınlar ve başarsınlar" demek arasında fark var.
Gerilimin tarihi yeni değil, biliyorum ve dost ortamlarında bunları değerlendirdiğimizi ifade etmek isterim.
Keşke o dost ortamlarında yaptığımız değerlendirmelerin bir sonucu olsaydı.
Birikti birikti ve bugünlere gelindi.
Bir kere daha söyleyeyim:
Bu gerilimin varacağı yer ne hükümete bir şey kazandırır ne Hizmet camiasına.
Olacak olan birlikte zaafa düşmektir.
Şu anda, milyonlarca ortamda "Nerede durur bu sancı" sualinin sorulduğunu biliyorum.
Yüce Kur'an'ımızın "Fırka fırka olmayın, paramparça hale gelmeyin, zaafa düşersiniz ve rüzgarınız gider" uyarısı, inananlara yönelik bir uyarıdır. Muhatabı kim acaba şu yapılan mücadelede? Zaafa düşecek olan kim, rüzgarı, (bir başka anlamlandırmada) devleti gidecek olan kim?
Bilmiyorum, Sıffin'de karşı karşıya gelenler, ahirette karşılarına çıkacak hesap için ne düşünmüşlerdi.
O kadar zormuş ki zor anlarda normal zamanlarda hassasiyet gösterilen ölçülere uymak.
Gidiyoruz ya da sürükleniyoruz bakalım nerede duracağız?
Allah'tan hayırlısı.

Operasyon:

İlginç operasyon. AK Parti iktidarında AK Parti'yi vuracak operasyon. Derin siyasi çalkalanma oluşturacak bir operasyon. Çok ilginç günlere doğru yol alıyoruz.
Allah'tan hayırlısı.

27 Aralık 2013 Cuma

Enerji Bakanı Taner Yıldız, Bilal Erdoğan ile İlgili iddiaları Yalanladı





Enerji Bakanı Taner Yıldız, "Başbakanın oğlunun da ortak olduğu şirkete kapsam dışında termik santral ihalesi verildiği iddiaları tamamen yalan" dedi.

Enerji Bakanı Taner Yıldız, Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın da içinde bulunduğu bir şirkete ihalesiz veya ihale kanunu dışında termik santral verildiği yolundaki iddiaların doğru olmadığını söyledi.


"BUNLARIN TÜMÜ YALAN"

Yıldız, "Birileri Başbakanın oğlunun da ortak olduğu şirkete kapsam dışında termik santral ihalesi verildiği yolunda iddialarda bulunmuş. Bunların tümü yalan" dedi.

Halen Kangal, Seyitömer ve Hamitabad termik santrallerinin ihale edildiğini, Yeniköy, Kemerköy, Yatağan ve Çatalağzı termik santralleri de ocak ve şubatta ihaleye çıkarılacağını anlatan Yıldız, "Geriye kalan 7 santral de daha sonra ihale edilecek. Her şeyin, yalanın da bir sınırı var" diye konuştu.



"BU ŞEKİLDE BİNLERCE TRAFO VERİLİYOR"

Başbakan'ın da oğlunun üyesi olduğu TÜRGEV Vakfı'nın, her kurum, kuruluş, dernek ve vakıf gibi trafo isteğinde bulunduğunu ifade eden Yıldız, "Bu şekilde binlerce trafo yeri veriliyor. Bir de maden sahasıyla ilgili iddialar var. Bu da yalan. Madenle ilgili ruhsat bir sürü değerlendirmeden geçtikten sonra Orman Bakanlığı'nın kriterlerine göre veriliyor.

"3 İDDİANIN 3'Ü DE YALANDIR"

Üstelik maden sahasıyla ilgili SİT çalışması da devam etmektedir. Usulsüzlüğü kim yaparsa, yapıyorsa onun cezasını vermek bize düşer. Yani bazı yayın organlarında yer alan 3 iddianın 3'ü de yalandır" dedi.

Президент Азербайджана принял участие в открытии Академии МЧС





Президент Азербайджана Ильхам Алиев в пятницу принял участие в открытии Академии министерства по чрезвычайным ситуациям.

Министр по чрезвычайным ситуациям генерал-полковник Кямаледдин Гейдаров отдал рапорт Президенту Азербайджана, Верховному главнокомандующему Вооруженными силами Ильхаму Алиеву.

Глава государства возложил цветы к памятнику общенациональному лидеру Гейдару Алиеву, установленному во дворе Академии.

Президент Ильхам Алиев разрезал ленту в знак открытия Академии, ознакомился с созданными здесь условиями.

Академия, созданная в соответствии с Распоряжением Президента Азербайджана от 2 июня 2008 года, является учебным заведением специального назначения, где осуществляется подготовка кадров с высшим специальным образованием, повышается квалификация сотрудников и проводится научно-исследовательская работа в области чрезвычайных ситуаций. Указом главы нашего государства от 10 июля 2009 года был утвержден Устав Академии.

Было сообщено, что в структуру Академии входят факультеты безопасности жизнедеятельности, пожарной безопасности, переподготовки и повышения квалификации кадров, заочного обучения и шесть кафедр. Преподавание здесь проводится в соответствии с требованиями Европейской системы перечисления кредитов.

Турецкий народ стоит перед выбором - премьер



Турецкий народ стоит перед выбором - продолжить развитие и построить новую Турцию или же стать прежней слабой Турцией, сказал премьер-министр Реджеп Тайип Эрдоган, выступая в провинции Сакарйа, сообщает в пятницу телеканала TRT Haber.

По словам Эрдогана, есть силы, которые хотят, чтобы Турция стала прежней.

Он также отметил, что если в Турции есть коррупция, то правительство рано или поздно выяснит все это.

Напомним, что в результате спецоперации, проведенной 17 декабря в Стамбуле и Анкаре, были задержаны 52 человека, в том числе бизнесмены и сыновья некоторых министров. Бизнесмены были задержаны по обвинениям в коррупции, контрабанде и реализации наркотических средств.

Среди задержанных - сыновья некоторых министров, являющихся членами правящей партии Турции, - сын министра экономики Зафара Чаглайана Салих Каан Чаглайан, сын министра внутренних дел Муаммара Гюляра Барыш Гюляр, сын министра по градостроительству и окружающей среде Эрдогана Байрактара Огуз Байрактар. Все трое были задержаны по обвинению в коррупции.

В рамках той же операции были задержаны известный предприниматель, глава муниципалитета Фатих города Стамбул Мустафа Дамир, генеральный директор турецкого "Халг банка" Сулейман Аслан и известный предприниматель Али Агаоглу. В офисе "Халг банка" прошли обыски.

Мустафа Дамир и Али Агаоглу 21 декабря были освобождены.

Накануне премьер-министр Турции Реджеп Тайип Эрдоган после встречи с президентом страны Абдуллой Гюлем огласил новый состав правительства.

Депутат из Анкары Амруллах Ишлер был назначен вице-премьером вместо Бекира Боздага. Боздаг, в свою очередь, был назначен министром юстиции.

Министром транспорта, судоходства и коммуникаций стал депутат от правящей партии Лютфи Элван.

Министром по делам семьи и социальной политике назначена Айшенур Ислам, Мовлуд Чавушоглу возглавит министерство по делам ЕС.

Министром по науке, промышленности и технологиям назначен Фикри Ишик Билим, по охране окружающей среды и градостроительству - Гюллюдже Идрис.Министерство молодежи и спорта возглавит Акиф Чагатай Кылыч, министром экономики стал Нихат Зейбекчи, внутренних дел - Эфкан Ала.

Copyright @ 2013 Hayallere Giden Yol. Designed by Elementx | Love for Siristatlı