Duyuru:

Web sitemize hoş geldiniz, umuyoruz ki web sayfamızı beğenirsiniz ve her zaman misafirimiz olursunuz.

26 Haziran 2014 Perşembe

Ramazan Yemekleri ve Sağlık açısından öneriler



İftar ve sahur zamanlarının tadına doyum olmuyor, ancak gün boyunca oruç sırasında vücutta yaşanan değişimler konusunda bilinçli ve dikkatli olmak gerekiyor. Üstelik sindirim sisteminde sorun yaşayanların bu noktada çok daha dikkatli olması şart…

Ramazanla birlikte oruç tutan kişilerin günlük beslenme şekli ve öğün sayısı birdenbire değişiyor. Uzun bir süreyi aç olarak geçirdikten sonra iftarda yenilen yemeklerin özellikleri ve miktarı, oruca hazırlanmak için sahur yemeklerinin yenmesi vücudumuz için farklı bir duruma uyum sağlama zorunluluğunu ortaya çıkarıyor. Beslenme saatleri değişse de günlük alınması gereken enerji, protein, vitamin ve mineral oranları ramazan ayında da değişmiyor. Beden sağlığını korumak adına yeterli miktarda meyve, sebze yemek, su içmek kuralı ramazan ayında da geçerliliğini koruyor. Oysa Ramazanda Türk mutfağının çeşitli ve lezzetli pek çok yemeği, tatlısıyla tuzlusuyla masalarımızı renklendirirken, sağlıklı beslenmek bir yana aşırı yenilerek sindirim sistemindeki tüm organlara zarar verebiliyor. Acıbadem Hastanesi Bakırköy Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Saruç “Bazı şeylere dikkat ederek bu ayı sağlıklı olarak geçirmek mümkün olabilir. Özellikle sindirim sistemimizle ilgili nelere dikkat etmemiz gerektiğini bilmek, oruç tutarken aynı zamanda da sağlığımızı korumamıza yardımcı olacaktır.”diyor.

Hangi organlar oruçtan nasıl etkileniyor?

Yemek Borusu ve Oruç
Son zamanlarda isminden çok fazla söz edilen reflü hastalığı, midedeki asit ve gıdaların yemek borusuna geri gelmesi ve burada tahrişe ve kişide göğüs arkasında yanma gibi şikayetlere neden olması şeklinde tanımlanıyor. Doç. Dr Saruç, “Normal zamanlarda da toplumda sık olarak gözlenen bu durum Ramazan ayında artmaktadır.” diyerek şöyle devam ediyor: “Uzun süren açlık sonrası, dikkatsizce yüksek kalorili ve fazla miktarda yiyecek yenmesi en önemli nedendir. Ayrıca sahurda yemek yendikten sonra hemen yatılması da zararlıdır. Yatar pozisyonda yiyeceklerin mideden yemek borusuna geri gelmesi kolaylaşmaktadır. Bu faktörler, Ramazan ayında şiddetli reflü şikayetlerinin görülmesine yol açar.”

Bu açıdan özellikle daha önceden reflü tanısı konulmuş olan hastaların, Ramazan ayı öncesi gastroenterologları ile görüşmeleri, yeni öneri ve ilaç değişikliklerini öğrenmeleri gerekiyor. Oruç tutarken iftarda yüksek kalorili ve yağlı yiyeceklerden kaçınmak, reflü olasılığını azaltan etmenlerden. Doç. Dr. Saruç diğer önerilerini şöyle sıralıyor: “Ayrıca iftarda az miktarda yiyerek, iftardan 3 saat kadar sonrasına küçük bir öğün eklemek de mideyi aşırı doldurmayı önleyecektir. Sahurda hafif yiyecekler yemek ve yemek yedikten sonra hemen yatmamak gece reflülerini engelleyecektir. Reflü için, doktorunuzun kullanmanızı söylediği ilaçları , iftarda ve sahurda alınması, gün boyu aç kalan ve yüksek miktarda asit salgılayan midenizin asit salgısını azaltacaktır. Sigara ve alkol alınmaması, çikolota, kahve, biberli, yağlı baharatlı yiyeceklerden uzak durulması önemli yarar sağlar. Ramazan süresince kilo alınmaması, sıkı giysiler giyilmemesi ve gerektiğinde yatak başının yükseltilmesi de koruyucu önlemlerdir.”

Mide ve Oruç

Çok miktarda yemek yenmesi hazımsızlığa, karın ağrısına, bulantı ve kusmaya neden olabiliyor. Rahatsız olmamak için dengeli beslenmeye, gerekli tüm besin öğelerinden az miktarlarda yemeğe ve iftar ile sahur arasına yatmadan 2 saat kadar öncesine küçük bir ara öğün sıkıştırmaya dikkat etmek gerekiyor. Ramazan ayında dikkat edilmesi gereken bir nokta da “Ülser hastalığı”. Özellikle mide şikayetleri olanların, daha önce mide ülseri veya kanaması geçirmiş olan kişiler oruç tutmaya başlamadan önce mutlaka bir gastroenterolog ile görüşmelerinde yarar var. Doç. Dr. Saruç, “Kontrollerin yapılmadığı durumlarda oruç tutulması ciddi mide ve on iki parmak barsağı kanamalarına neden olabilmekte ve istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.” diyerek bir konuda uyarıda bulunuyor: “Ramazan ayı süresince ağrı kesicilerin kullanımı da özen ister. Zaten mide için oldukça zararlı olan bu ilaçların doktor önerisi olmadan kullanımı oruç sırasında tehlikeli kanama ve mide delinmelerine neden olabilir.”

Karaciğer ve Oruç


Ramazan ayı süresince uzun süre aç kalınmasına rağmen iftar ve sahurda yenilen yüksek kalorili hamur işleri ve tatlılar nedeniyle kilolar alınıyor. Bu kısa süre içinde vücut ağırlığında ortaya çıkan bu artış karaciğerde yağlanmaya yol açıyor. Doç. Dr. Saruç, “Yüksek karbonhidratlı beslenme insülin kan seviyemizi yükseltmekte bu da karaciğerde daha kolay yağ birikime neden olmaktadır. Özellikle kronik karaciğer hastalığı (hepatit) olan kişiler oruç tutmaya başlamadan önce doktorlarına kontrol olmalı ve gerekli önerileri almalıdır.” diyor.

Safra kesesi ve Oruç

Safra kesesi taşı orta yaş ve üstünde, kilolu kişilerde, çok doğum yapmış kadınlarda sık görülüyor. Safra taşlarının sağlık üzerine etkileri konusunda Doç. Dr. Saruç şunları söylüyor: ”Uzun süre açlık sırasında safra kesesi içinde kalan safra koyulaşmakta, akışkanlığı azalmakta ve yeni taşların oluşumu artmaktadır. Safra kesesinde taşın bulunması hazımsızlığa, çok miktarda yağ içeren besinlerin yenmesi karın ağrısı, bulantı ve kusmaya neden olabilmektedir. İftarda yenilen çok miktardaki besinden sonra şiddetli karın ağrıları ve akut kolesistit denilen safra kesesi iltihapları ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda zaman kaybetmeden doktora başvurulmalıdır.”

Pankreas ve Oruç


Kronik pankreatit, geçirilmiş akut pankreatit gibi pankreas hastalığı bulunan kişilerin oruç tutmadan önce mutlaka doktorlarından onay almalarında fayda var. Safra kesesinde oluşan taşların safra kanalına düşmesi pankreasda iltihaba neden olarak istenmeyen durumlara yol açabiliyor. Doktor izni olmadan kronik pankreatit hastalarının oruç tutmaması, tutacaklar ise önerilere sıkı sıkıya bağlı kalmaları, insülin düzeylerinin ayarlanması ve pankreas enzim takviyesi yapılması gerekiyor.

Barsaklar ve Oruç

Ramazan süresince görülen en sık hastalıklardan bazıları hazımsızlık, ishal, kabızlık ve besin zehirlenmeleri. Daha sık ev dışında yemek yendiğinden besin zehirlenmeleri, parazit ve enfeksiyon hastalıkları da artıyor. Bu sebeple yemek yenilen yerlere ve gıda temizliğine dikkat edilmesi besin zehirlenmelerini önlenebilir. Bir diğer sorun olan kabızlık posası az ve yüksek kalorili yemek yeme nedeniyle ortaya çıkıyor. Yiyecekler dengeli olarak seçilir, yeterince çiğ sebze, meyve tüketilir, unlu gıdaların kepek içermelerine özen gösterilirse; bu davranış değişiklikleriyle düzenli barsak alışkanlıklarını sürdürmek zor değil. Gaz ve hazımsızlık da hızlı ve çok miktarda yemek yeme nedeniyle Ramazan ayı boyunca sık görülen yakınmalar arasında yer alıyor. Dengeli ve sağlıklı beslenmenin ana kurallarına uyulduğunda, gazlı ve katkı maddeli içeceklerden çok tüketmek yerine, yeterli miktarda su içilmesiyle bu sorunun da kolayca çözülmesi mümkün olabilir.

Uzmanların tavesiyeleri : sahur ve iftarda neler yenilmeli?


Ramazanda genel olarak öğün sayısı sınırlanır ancak buna karşın öğünlerdeki yiyecek çeşidi daha fazla olabilir.Ramazanda ideal beslenme öğün sıklığının normal hayata yakın şekilde uygulanması ile sağlanabilir.Oruç tutan kişiler yaklaşık 13 -14 saat açlıkla karşı karşıya kalıyorlar. Bu açlık süresi içinde kan şekeri düşer. Eğer kişiler sahura da kalkmıyor ise kan şekerinin düşüşü günün erken saatlerinde başlar ve daha düşük değerlere ulaşır.


Bu nedenle az ve sık beslenme ilkesi kan şekerini dengelemek için mutlaka uygulanmalıdır. Öğünler sahur, iftar, ara öğün şeklinde düzenlenebilir.Sahura kalkıldığında midede uzun süre kalacak ve kan şekerinde ani değişiklik yaratmayacak besinler seçilmelidir. Kıymalı sebze yemekleri veya tahıl çorbaları, kepekli ekmek, az tuzlu peynir, meyve ve bol su tüketimi unutulmamalıdır.

Sahurda çok tuzlu ve baharatlı yiyecekler yenilmemelidir. Sahurda yeterli su tüketilmelidir.
Özellikle iftariyelik adı altında yenen şarküteri ağırlıklı ürünler, hamurişi yiyecekler, tatlılar oruç tutanlarda kilo artışına neden oluyor. Kilo artışına bağlı olarak kan yağlarında ve tansiyonda artış olabiliyor. Sucuk, salam pastırma ve benzeri ürünler doymuş yağ içeriği yüksek olduğu için yenilmesi riskli olan besin grubundadırlar.
İftara su, çorba, peynir, zeytin, hurma veya kuru kayısı ile başlanabilir. Başlangıç için ılık çorba en uygun yiyecektir. Bağırsak problemi olanlar çorbalarına doğal lif ilavesi yapabilecekleri gibi kepekli ekmek de tercih edebilirler.
Yemek sonrası yenilecek tatlıların hamurlu ve kızartılmış olmamasına dikkat edilmeli, sütlü tatlılar tüketilmemelidir. Ramazanın simgesi haline gelen güllaç buna en uygun tatlıdır, haftada 1-2 kez sütlü tatlı yenilebilir. Ancak hemen yemek üzerine değil iftardan 2 saat sonra yenilmesi iyi olur.

Oruç zayıflama yöntemi değildir
Oruç tutmak sağlıklı insanlar içindir. Kilo verme yöntemi değildir. Hareket azlığı, metabolizma hızının yavaşlaması kilo vermeyi zorlaştırmaktadır. Şişmanlık sorunu olan kişilerin bu dönemi bir diyet fırsatı olarak görmesi yanlıştır. Gün boyu aç kalmak metabolizma hızını yavaşlatarak alınan besinlerin yağ haline gelmesini kolaylaştırır. Ramazanda kişiler hareketsiz kalmaya meyillidir. Bu sebeple ramazanda yeterli ve dengeli yemeye özen göstermeyenler bu ayı kilo alarak bitirir.

İFTAR VE SAHUR İÇİN ÖRNEK MENÜ

Sahur
2 dilim çavdar veya tam buğday ekmeği veya 2 avuç içi büyüklüğü pide
1 dilim az yağlı, az tuzlu peynir veya yumurta
domates-salatalık-maydanoz-biber
3 kuru kayısı veya 1 porsiyon taze meyve
1 kepçe mercimek veya sebze çorbası veya
küçük tabak sebze yemeği
2 -3 bardak su
Bazı günler sadece 1 su bardağı kadar haşlanmış makarna peynir veya yoğurtla yenilebilir. Yeşil salata veya söğüş domates-salatalık eklenerek sahur için iyi bir seçenek olabilir.
2 -3 bardak su içilmesi unutulmamalıdır.

İftar
Bol su
1 hurma veya
2 kuru kayısı
2 -3 zeytin veya
2-3 parça ceviz
1 dilim az tuzlu peynir
1 kepçe çorba
1 avuç içi kadar pide
salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile)
1 porsiyon et veya tavuklu sebze yemeği veya sebze garnitürlü balık- tavuk veya kuru baklagil yemeği
2 dilim ekmek veya 4 kaşık pilav- makarna (eğer yemekten sonra tatlı yenilecekse pilav -makarna tüketilmemesi daha iyi olur.)

Ara (Saat 21.00 -22.00 arası)
1 bardak süt veya yoğurt
2 porsiyon meyve
Bol su
Haftada 2 kez ara öğün yerine sütlü
tatlı yenilebilir.

RAMAZANDA KİLO ALMAMAK İÇİN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?


Mutlaka sahura kalkın.

Sahur yemeklerini azar azar ve iyice çiğneyerek yiyin. Çiğ sebze, domates, salatalık gibi posası ve su içeriği yüksek yiyeceklere mutlaka sahurda yer verin.
İftarda orucunuzu hafif bir yemekle açın. Sebze yemekleri tüketin, ağır tatlılardan kaçının.
Bol su için.
İftardan sonra iki küçük öğün oluşturun, bu öğünlerde meyve veya yoğurt yemeye çalışın, tatlı seçiminiz haftada ikiden fazla olmasın ve yağ içermeyen tatlıları tercih edin.
İftardan iki saat sonra hafif tempoyla yürüyüş yapmaya çalışın.

14 Haziran 2014 Cumartesi

Maliki'nin sinsi oyunu deşifre oldu


Maliki'nin sinsi oyunu deşifre oldu.Baskıdan bunalan Sünniler, Bağdat yönetimine isyan etti. Nuri el Maliki de işgal görüntüsü vermek için IŞİD'i sahneye sürdüMusul'daki Türk başkonsolosluğunun IrakŞam İslam Devleti (IŞİD) örgütü militanları tarafından basılmasının, Irak Başbakanı Nuri el Maliki'nin sinsi tezgâhının bir parçası olduğu ortaya çıktı. Bölgeden aldığımız bilgilere göre Maliki, hem kendisine yönelikSünni isyanını boşa çıkarmak hem de bunuTürkiye eliyle yapmak için bir plan kurdu. Olaylar şöyle gelişti:

Irak'ta üçüncü dönem başbakanlık koltuğunda oturmak isteyen Maliki, halkı canından bezdirdi.
Özellikle Sünnilere yönelik yıldırma ve asimilasyon politikaları uyguladı. Sünni olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi'yi idama mahkûm ettirdi.

Sünnilerin ağırlıkta olduğu Musul'da, 2009 yılında 14 grup bir araya geldi. Son seçimde Sünniler, Kürtler ve bazı Şii gruplar, Irak'ta kendi krallığını ilan eden Maliki'yi istemediklerini duyurdu. Ancak Maliki buna rağmen hileyle koltuğa oturdu. Musul'daki gruplar bir yıldır operasyon hazırlığı yapıyordu. İsyan patlama noktasına gelince IŞİD devreye sokuldu. Militanlar, herhangi bir mukavemete uğramadan Musul'u işgal etti. Zira, 'sizinleyiz' denilerek halk oyuna getirildi. Maliki'ye duyulan öfke sebebiyle ağırlıklı olarak Sünnilerden oluşan ordu müdahalede bulunmadı. IŞİD militanları Türk başkonsolosluğunu işgal etti. Ardından Maliki, NATO'yu göreve çağırdı, hava üslerini ABD uçaklarına açıp 'bombalayın' ricasında bulundu, Meclis'i olağanüstü hal ilan etmek için toplantıya davet etti. Ancak Meclis, Maliki'ye yetki vermedi. Irak'ın ikinci büyük şehri olan 3 milyon 500 nüfuslu şehirde 12 bin civarında silahlı kişi var. Bunların sadece 2 bini IŞİD militanı. Maliki olağan üstü hal ilan ederek buraya müdahalede bulunacak, IŞİD ile mücadele görüntüsü vererek, sayıları 10 bini bulan Sünni grupları durduracaktı.

Türk başkonsolosluğunun hedef seçilmesi ise tesadüf değildi. Bu hamle ile Türkiye savaşın içine çekilmek, Maliki'ye karşı birleşen Sünniler, Mehmetçik ile karşı karşıya getirilmek istendi. Eğer asker çarpışmasa “Türkiye, IŞİD'e yardım ediyor” denilecekti. Ancak Ankara'nın soğukkanlı duruşu bu sinsi planları bozdu. IŞİD örgütünün çoğunluğunu yabancılar oluşturuyor. Irak'a gönderilenler ise bölgeyi çok fazla tanımıyor.

Şehre giren militanların Merkez Bankası'nı hemen bulmaları Maliki'nin desteğini gözler önüne serdi. Maliki, hem Şii basınını hem de uluslararası medyayı kullandı. IŞİD'in, devrik lider Saddam Hüseyin'in memleketi Tikrit'e girdiği yazıldı. Oysa şehri Saddam'ın eski askerleri ele geçirmişti. Suriye'de esirlerin başını kesip yayınlayan, sadece bu yıl içinde 9 gazeteciyi öldüren IŞİD militanları, Irak'ta ise poz verdi. Şiileri kafir ilan eden örgüt, Irak'ta kimseye el sürmedi.

Bağdat'a doğru ilerleyen IŞİD'in büyük katliamlara imza atmasından ve provokasyon amacıyla Necef ve Kerbela'da kutsal mekanlara saldırmasından korkuluyor.

IŞİD'in üç misyonu buluyor

Bir: Mezhep savaşı çıkarıp Şiileri İran'a yaklaştırmak. İki: Türkiye-Suriye sınırını ele geçirip iki ülke bağını koparmak. Üç: İslam'ı umut olmaktan çıkarmak.

13 Haziran 2014 Cuma

Olur Mu Olur...Hürriyet'in Koca Bir Sayfası Yapı Kredi Playli’nin Olur.

Yapı Kredi’nin genç kartı Play, bir kez daha “Olur mu olur” diyor ve herkese Hürriyet’te tam bir sayfa yazıyazma şansı sunuyor.
Yapı Kredi’nin gençyüzü Play, “Olur mu olur” diyerek bu sefer de 7 Play kullanıcısına Hürriyet’te gazetecilik yapma fırsatı sunuyor. Gençlerin sınır tanımayan hayallerine ilham olan Yapı Kredi Play sayesinde, Hürriyet Dünyası’nın popüler kalemlerinden İzzet Çapa, Sibel Arna, Onur Baştürk, Ahmet Can, Ömür Gedik, Cengiz Semercioğlu ve Bilgin Gökberk’in koçluğunda 7 Play’li gazeteciliği deneyimliyor. Playliler gazetecilerle birlikte bir gün geçirme ve yaşadıklarını kendi hazırladıkları haber ile  Hürriyet’te tam bir sayfa yayınlatma şansına sahip olacak.
Türkiye’nin en ünlü kalemlerinden biri ile tanışarak yazarla röportaja gitmek veya film üzerine sohbet etmek ya da 3 büyük takımdan birinin antremanına giderek futbolcularla tanışmak ve de üstüne bu deneyimleri Hürriyet’e yazabilmek için tek koşul her bir yazar için belirlenen hashtag’e en yaratıcı tweet’i atmak olacak. Atılan tweetler arasından birinciyi ise bizzat yazarın kendisi seçecek. Ayrıca, en yaratıcı tweet’in sahibi Hürriyet binasında yarım gün geçirerek ünlü yazarların çalıştığı atmosferi görme şansı yakalayarak sınır tanımayan hayallerine de kavuşmuş olacak.
Her hafta bir yazar ile devam edecek yarışma 6-12 Haziran arasında İzzet Çapa ile başladı. 13 Haziran’da Onur Baştürk ile devam ediyor.
Twitter üzerinden #banagöremagazin hashtagiyle ve de Facebook Play sayfasındaki uygulama üzerinden katılım yapılabilen yarışmanın detaylarına YapiKrediPlay facebook sayfasından ve olurmuolur.com.tr adresinden ulaşılabiliyor.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

2 Haziran 2014 Pazartesi

Atalay: Gül ve Erdoğan yeniden değişim yapmalı


Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Gül'ün yeniden değişim yapması gerektiğini vurguladı.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kanal 7’de Mehmet Acet'in sunduğu Başkent Kulisi'nde Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin dikkati çeken açıklamalar yaptı.
Cumhurbaşkanlığı adayının Başbakan Erdoğan mı olduğuna ilişkin soruya Atalay, “Tüm mekanizmalarımızın daha çok genel başkanımızın cumhurbaşkanı adayı olması gibi bir iradesi çıktı ortaya. Bunu resmen açıklamadık. Resmi karara dönüşmüş değil. Daha da ötesi Başbakanımızın kendisiyle ilgili bu kararda henüz bir irade beyanı söz konusu olmadı” dedi.

‘Aralarında değişim yapmalılar’

Tüm planların Ak Parti’nin güçlü şekilde yoluna devam etmesi için yapıldığını belirten Atalay şöyle devam etti:

“2015 seçiminde de zorluk çekmeyeceğimiz formül gerekiyor. Tekrar Cumhurbaşkanımızla Başbakanımızın yine bir değişimi sağlaması, bu defa Cumhurbaşkanlığına Başbakanımızın gitmesi ama kongrede Abdullah Bey’in Cumhurbaşkanımızın ikna edilerek, tekrar partinin başına gelmesi, 2015 seçimini yürütmesi ve ondan sonra güçlü bir şekilde çıkarak Anayasa değişikliğinin ve diğer değişikliklerin yapılmasıdır.”

‘Adayımız Tayyip Bey’dir’

Atalay “Abdullah Bey’in ikna edilerek tekrar partimizin başında bulunması, bu seçimi bizim için çok daha rahat şekle getirecek. Hatta önceden bunun, stratejinin açıklanmasının çok daha faydalı olacağı kanısındayım. ‘Adayımız Başbakanımız Tayyip Bey’dir. Partimizin geleceğinde, kendisi ikna edilerek kongremize genel başkan olarak Abdullah Bey’in seçilmesi sağlanmıştır. Geçiş dönemi Başbakanlığı şu tarafından yürütülecektir’ gibi açıklama hem topluma güven verecek, hem de pati tabanında büyük bir rahatlık sağlayacaktır” diye konuştu.

Havacılıkta dünyayı solladık, rakip tanımıyoruz



Bakan Elvan, Türkiye'nin havacılık sektöründe son 11 yılda kaydettiği yolla dünyanın parlayan yıldızı haline geldiğini söyledi.



Türkiye'nin yılda ortalama yüzde 16'lık büyüme ile ABD ve Almanya başta olmak üzere birçok
gelişmiş ülkeyi geride bıraktığını vurgulayan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, "Dünyayı solladık, havada rakip tanımıyoruz" dedi.

Bakan Elvan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de havacılık faaliyetlerinin, ulusal ve uluslararası mevzuatlara uygun olarak sürdürüldüğünü belirterek, "Türk sivil havacılık sektörügiderek büyüyor. Özellikle 2003 yılında iç hatların özel havayollarının da rekabetine açılması; taşınan yolcu sayısında, uçak filosunda, destinasyon noktasında ve havayolu firmalarının sayısında patlama yaşattı" diye konuştu.

Bakanlık, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektörün uyumlu hareket etmesiyle Türkiye'de hava taşımacılığının büyük ivme kaydettiğini ifade eden Bakan Elvan, özellikle son yıllarda bu alanda ulaşılan rekor rakamlara dikkati çekti.

Dünya'da sivil havacılıktaki yıllık ortalama büyümenin yüzde 9.6 olduğunu belirten Bakan Elvan, son 11 yılda Türkiye'de sivil havacılığın ortalama büyümesinin yüzde 16'ları bulduğunu kaydetti.

- Uçak sayısı 10 yılda yüzde 130 arttı -Türkiye'de 2003 yılında 162 olan uçak sayısının 2013 yılında yüzde 130 artarak 374'e çıktığını dile getiren Elvan, aynı dönemde toplam hava aracı sayısında da yüzde 74'lük bir artış görüldüğünü belirtti.

İç ve dış hat uçuş trafiğinde de önemli oranda artış yaşandığını vurgulayan Bakan Elvan, şunları söyledi:

"Geçmişte İstanbul ve Ankara olmak üzere iki merkezden 25 noktaya 8,5 milyon yolcu taşıyorduk. Büyük gelişme sağladık ve bugün 6 havayolu ve 7 merkezden 52 noktaya 58 milyon yolculuk bir potansiyele ulaştık. Ayrıca yurtdışı uçuşlarda da büyük bir ivme kaydettik. 2002 yılı yurt dışı uçuş haritasına baktığımızda dünya üzerinde 60 noktaya sefer gerçekleştiriliyordu. Şimdi Türkiye'den yurt dışındaki 234 noktaya ulaşıyoruz."

- 2014'te beklenti 167 milyon yolcu -Bakan Elvan, Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO)'nın verilerine göre, 2013 yılında dünyada 6,2 milyar yolcu taşındığını belirterek, '"Bu alanda da Türkiye dünya ortalamasının üzerine çıktı. 2013 yılında yolcu taşıma oranı yüzde 14,5 arttı. İç ve dış hatlar toplamında 150 milyon yolcuya ulaşıldı. 2014 yılsonu hedefi ise 167 milyon yolcu" dedi.

Alkol reklamı olan tabelalar kaldırılacak

Market, büfe, bakkal, lokanta gibi alkol satılan yerlerin, iç ve dış mekanlarında bulunan ve içki reklamı olan tabelalar kaldırılacak. Yasağa uymayanlara para cezası verilecek.Alkol reklamı olan tabelalar kaldırılacak

11 Haziran 2013 günü yürürlüğe giren ve gece 22.00'den sonra içki satışını yasaklayan 6487 sayılı kanunda, ''Alkollü içkilerin her ne surette olursa olsun reklamı ve tanıtımı yapılamaz. İçki satışı yapılan yerlerin tabelaları, bir yıl içinde buna uygun hâle getirilir' düzenlemesine yer verildi. Bir yıllık süre 11
Haziran 2014'de sona erecek. Bu tarihe kadar içki reklamı olan tabelalar kaldırılacak. Yasağa uymayan işletmelere 5-200 bin lira arasında ceza verilecek. Geçen yıl çıkarılan ve tartışmalara neden olan yasa ile alkolde şu düzenlemeler getirildi:

REKLAM YASAK: Alkollü içkilerin reklamı ve tüketicilere yönelik tanıtımı yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını ve satışını özendiren veya teşvik eden kampanya, promosyon, etkinlik yapılamaz. Alkollü içkileri üreten, ithal eden ve pazarlayanlar, hiçbir etkinliğe ürünlerinin marka, amblem ya da işaretlerini kullanarak destek olamaz. TV'lerdeki dizi, film ve müzik kliplerinde alkollü içkiyi
özendirici görüntülere yer verilemez.

EŞANTİYON YASAK: Alkollü içkileri üreten, ithal eden ve pazarlayanlar teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon veya bedelsiz olarak alkollü içki dağıtamaz. Alkollü içkiler, 18 yaşını doldurmamış kişilere satılamaz veya sunulamaz. 18 yaşını doldurmayanlar, alkollü içkilerin üretim, pazarlama ve satışında istihdam edilemez.

SATIŞ YASAĞI: Alkollü içkiler, otomatik satış makineleri veya basın-yayın yoluyla tüketicilere satılamaz ve posta ile gönderilemez. 22:00 ila 06:00 saatleri arasında perakende olarak satılamaz. Sunum izni verilen yerlerde açık olarak tüketilebilir. Bu yerlerde tesis sınırları dışında tüketilmek üzere alkollü içki satışı yapılamaz. Alkollü içkiler, işletme dışından görülecek şekilde perakende olarak satışa arz edilemez.

KARAYOLLARINDA YASAK: Meskun mahaller ve konaklama yerleri hariç olmak üzere, otoyol ve devlet karayollarındaki yapı ve tesislerde alkollü içki satışına ve tüketimine izin verilmez.
Öğrenci yurtları, sağlık hizmeti verilen yerler, spor müsabakası yapılan stadyum ve kapalı spor salonları, eğitim ve öğretim kurumları, kahvehane, kıraathane, pastane, bezik ve briç salonları ile akaryakıt istasyonlarının mağaza ve lokantalarında alkollü içki satışı yapılamaz.

Copyright @ 2013 Hayallere Giden Yol. Designed by Elementx | Love for Siristatlı